DOKSANÜÇ SAVAŞI (1877-1878)
Osmanlılarla Ruslar arasında Rumi 1293 yılında Balkanlar’da ve Kafkas cephesinde yapılan savaş (1877).
Rusya, Boğazları ele geçirerek, Akdeniz’e açılmak istiyordu. 1870-1871 Alman-Fransız savaşından faydalanarak Paris Antlaşması’nın Karadeniz hakkındaki maddelerini tanımadığını bildirdi. Hersek’te başlayan ayaklanma üzerine, Osmanlı Devleti’ne karşı diplomatik baskıya girişti. Sırp isyanına yardım etti.
Paris Antlaşması’nı imzalayan devletlerle İstanbul Konferansı toplandı (19 Aralık). Hızla hazırlanan anayasanın kabul edilmesi üzerine konferansa gerek
kalmadığı belirtilerek ileri sürülen ağır şartlar reddedildi. Meclis de kararı onayladı (18 Ocak 1877). Bu durumu kabullenmeyen Karadağ, Bosna, Hersek ve Bulgaristan’da üzerindeki taleplerini gerçekleştirmek için şartları uygun görüp, Balkanlar’dan ve Kafkasya’dan iki cephe halinde saldırıya geçti (24 Nisan 1877).
Osmanlı ordusunda 580 piyade taburu, 147 süvari bölüğü ve 143 batarya seferber edildi. Böylece asker sayısı 425.000, top adedi de 858’i buldu. Toprakların genişliği yüzünden Ruslara karşı Doğu cephesinde 83.000, batıda 116.500 kişi olmak üzere toplam olarak 200.000 kişilik bir kuvvet kullanılabildi. Savaş başladığı sırada ordu mevcudu; 490.000 kişiydi. Sayı bakımından büyük görünen Osmanlı ordusunun eğitimi zayıf, lojistik teşkilatı yetersizdi. Buna karşılık Rus ordusu, 27 piyade tümeni, 3 avcı tugayı, 10 süvari tümeni, 2 köprücü taburu ve 23 Kazak alayından kurulmuştu. Piyade tümenleri 12’şer taburlu süvari tümenleri de 18’er bölüktü. Piyade tümenlerinde 48’er süvari tümenlerindeyse 12’şer top bulunmaktaydı. Geniş bir bölgeye yayılmış olan bu ordunun Osmanlı Devleti’ne karşı ancak 160.000 kişi kullanıldı. Sonradan Romanya da 100.000 asker ve 180 toptan ibaret kuvvetleriyle Rusların yanında savaşa katıldı.
Balkan cephesi 24 Nisan sabahı sınırı aşarak ilerleyen Rus Tuna ordusu, Tuna Nehri’ne doğru ilerledi, Tuna’yı geçti.
İstanbul’da savaş meclisi kuruldu ve 7 Temmuz’da verilen emirle Batı Tuna Ordusu stratejik önemdeki Plevne’yi tuttu, Doğu Tuna ordusu da saldırmakla görevlendirildi.
General Gurko emrindeki merkez kolu öncüsü, Balkan dağlarını aşıp İstanbul’a yürümek üzere Tirnovo’dan Şipka geçidi doğrultusunda ilerledi. Bu geçide yaptığı saldırı başarı vermedi. Buna karşılık Hainköy geçidinin serbest olduğunu Bulgarlardan öğrenerek buradan Balkanlar’ı aştı (13 Temmuz) ve Şipka geçidini arkadan zorladı. 18 Temmuz’da da başarısızlığa uğrayan Gurko, eski Zağra ve yeni Zağra üzerine savaşmaya giderken, Hulusi Paşa’da Filibe doğrultusunda çekildi.
Dedeağaç’a inen Müşir Süleyman Paşa kuvvetleri, 26 Temmuz’da Karapınar’da toplandı. Balkan ordusu komutanı Rauf Paşa elindeki kuvvetlerle saldırarak, General Gurko kuvvetlerini eski Zağra’da yendi (31 Temmuz).
General Krodner emrindeki Rus sağ kanadı 35.000 kişilik kuvvetle Hasan Paşa’nın kurduğu Niğbolu kalesine saldırdı (15 Temmuz). İkinci günü Osmanlı ordusu savaşmadan 10.000 kişilik kuvvetle teslim oldu. Müşir Osman Paşa aldığı emirle 13 Temmuz’da, kuvvetleriyle Vidin’den Plevne’ye doğru hareket etti. 190 km.’yi 7 günde alarak, General Krodner’den önce Plevne’ye vardı. Aynı gün (19 Temmuz) öğleye doğru Ruslar da Plevne önüne geldiler. Rusların I. Plevne saldırısı ile başlayan bu harekat Rusları 5 ay yerinde tuttu.
Müşir Mehmed Ali Paşa’nın yönetimindeki orta az bir kuvvetle başarılı bir çıkış yaptı (22, 23, 30 Ağustos ve 5 Eylül) Rusları Yantra bölgesine çekilmeye zorladı. Bulundukları dört kale bölgesinde Ruslar telaşa düştüler. Rus cephe komutanı, üç Osmanlı ordusunun arasında bulunmaktan kaygılıydı. Bir yandan Ukrayna’dan yedek ordusunu getirtirken, bir yandan da Romanya prensinden yardım istedi. 3 piyade ve 1 süvari tümeninden meydana gelen Romen ordusu, Niğbolu’dan Tuna’yı geçip Plevne’ye çıktı. Ağustos ve Eylül ayları Müşir Mehmed Ali ve Süleyman paşalar arasında Ruslara ne yolda saldırabileceği konusundaki yazışmalarla geçti. Bu arada Süleyman Paşa, Hainköy geçidinin açık olmasından faydalanarak Şipka’ya saldırılar düzenledi (20, 26 Ağustos).
Tuna Cephesi Komutanlığı’na atanan Müşir Süleyman Paşa, 3 Ekim’de komutayı ele alarak 2 ay süren hazırlıklara girişti. Plevne’ye yardım için Aralık başında Tırnova doğrultusundan genel saldırı başlatıldı. Deli Fuad Paşa, Elena’da bir Rus müfrezesini yendiyse de bu başarıdan yararlanamadı. Çünkü Rauf ve Süleyman Paşalar hareketsiz kaldılar. Ruslar, Balkanlar’ı geçmek için gerekli kuvvetlerine sahip oldukları halde, direnen Plevne’yi arkalarında bırakarak ilerlemeye cesaret edemediler. 10 Aralıkta Plevne’nin düşmesiyle bu imkan doğdu. Mevsim kış olmasına rağmen Ruslar, Balkanlar’dan hızla ileri harekata başladılar.
Süleyman Paşa, kuvvetlerinden bir parçayı dört kalede bırakarak Balkan Dağları’nın güneyine geçti. Çerkez Rauf Paşa’nın sultana yaptığı etkiyle, savaş meclisi Süleyman Paşa kuvvetlerini Şipka, Edirne ve Sofya’ya dağıttı. Sırp ordusu Niş’ten Bulgar sınırına doğru ilerledi. Rusların Skobelev kolu orta Balkan dağlarını zorlarken Plevne’den serbest kalmış olan General Gurko, 3 Ocak’ta Sofya’yı aldı. Kapılı derbent geçidinden Batı Balkan Dağları’nı geçerek Sipka’ya geldi. Süleyman Paşa çekilme emrini verdiği halde Harbiye Nazın Rauf Paşa’nın direnmesiyle Veysel Paşa kolordusu Şipka geçidinde 25.000 kişilik kuvvetiyle teslim almak zorunda kaldı (10 Ocak 1878). Böylece Edirne’ye çıkan geri yol Ruslarca kesilmiş oldu. Süleyman Paşa 35.000 kişilik kuvvetleriyle Kavala’ya oradan da gemilerle İstanbul’a çekildi.
Filibe 17 Ocak 1878’de, Edirne 20 Ocak’ta Rusların eline geçti. Son savunmayı gerçekleştirmesi için Çatalca savunma hattı komutanlığına getirilen Müşir Gazi Ahmed Muhtar da bir şey yapamadı.
Kafkas Cephesi:
Bu cephenin harekat alanı, Erzurum ve Kars kaleleriyle, Van-Beyazıt, Ardahan ve Batum’u kapsıyordu.
Müşir Ahmed Muhtar Paşa, cephe komutanlığına getirildi. General Melikov komutasındaki Rus kuvvetleri Kutais, Ahıska, Gümrü ve Erivan’da toplanarak Kars ve Erzurum’a doğru ilerledi.
Ahıska grubu, Ardahan’a ilerledi. Kars’tan gelen yardımla Ardahan’ı aldı.. Ardından Kars, Sarıkamış, Beyazıt’ı alarak Hasankale doğrultusunda yürüdü.
Ahmed Muhtar Paşa, önce Rus güney grubu üzerine yönelerek, bu kuvveti Eşekilyas’ta yendi (25 Haziran). Ardından Rus orta kolu Zivin’de yenilgiye uğratıldı (28 Haziran), Kars Kalesi kurtarıldı (8 Temmuz), Gümrü’ye çekilen ve geri dönen Ruslar, Yahniler’de bir daha yenilgiye uğratıldı (26 Temmuz). Ruslar toparlanıp yeniden ilerleyince Gedikler meydan savaşı kazandırdı (24, 25 Ağustos). Bu zafer üzerine Müşir Ahmed Muhtar Paşa’ya gazilik şanı verildi.
Rus Kafkas Cephesi Komutanlığı’na atanan Prens Mihail Nikolaeviç, yeni kuvvetleriyle Kars’a doğru ilerlemeye başladı. Gazi Ahmed Muhtar Paşa 7000 esir vererek önce Kars’a oradan da Zivin bölgesine çekilmek zorunda kaldı.
Kars’ın 18 Kasım’da düşmesi üzerine, Erzurum Kalesi’ne çekilen Osmanlı kuvvetleri bu bölgede savaşın sonuna kadar savaştı. Söz konusu savaşlar, sonucu etkileyebilecek boyutlarda değildi. Avusturya’nın Rusya’ya karşı hazırlığa başlaması, İngiliz filosunun da Beşike Limanı’na gelmesi üzerine Edirne Antlaşması imzalandı (31 Ocak 1878). 9 ay 7 gün süren savaş noktalanmış oldu. Bu antlaşma gereğince Çatalca önlerine kadar gelen Ruslar, İngiliz filosunun İstanbul’a gelmesi üzerine Osmanlıları Yeşilköy’e inerek "Ayastefanos Antlaşması’nı imzalamaya zorladılar (3 Mart 1878). Antlaşma şartlarının ağırlığı yüzünden Avusturya ve İngiltere karşı çıktı. Romanya’da hoşnutsuzluğunu belirtti. Dolayısıyla bu antlaşma yürürlükten kaldırılarak Berlin Antlaşması imzalandı (13 Temmuz 1878).
Savaşın kaybedilmesiyle imzalanan antlaşma, Osmanlı İmparatorluğu’nun en ağır şartları taşıyan antlaşmalarından biridir. Önemli toprak kaybına sebep oldu. Ayrıca Rusların Doğu Anadolu’da genişleme isteğinde bulunabilecekleri düşüncesiyle, İngiltere’nin üs kurmak üzere, Kıbrıs Adası’na girmesine rıza gösterildi.