RÜŞDİ PAŞA, MEHMED (MÜTERCİM)
Osmanlı devlet adamı.
Sinop’ta doğdu. Üç yaşında ailesiyle İstanbul’a gelip bir süre mahalle mektebinde okudu. 1826’da Tophane’de açılan Asakir-i Muntazama taburuna girdi. Burada teğmenliğe yükseldi. Özel hocalardan Arapça ve Fransızca ders alan Rüştü Paşa, Hüsrev Paşa’nın aracılığı ile bazı askeri eserleri Osmanlıca’ya çevirmek üzere II. Mahmud’a takdim olundu. Daha sonra seraskerlik dairesinde Namık Paşa’nın yanına verildi. Bundan sonra kolağası olarak 9 yıl Rumeli Anadolu ve Suriye’de hizmet gördü. Sırası ile binbaşı alay emini, kaymakam ve 1839’da miralay oldu. 1839’da Rumeli ordusunda liva, 1845’te de ferik olup, Redif kuvvetlerinin kuruluşuyla görevlendirildi. 1847’de Hassa ordusu müşirliğine, 1848’de Dar-ı Şura-yı Askeri başkanlığına, 1851 ‘de ise seraskerliğe getirildi. Bu görevinden sonra ikinci kez Hassa ordusuna atandı. 1854’te Tanzimat Meclisi üyeliğine, 1855’te de ikinci defa seraskerliğe getirildi. 1858’de Tophane müşiri olan Rüştü Paşa aynı yıl içinde Tanzimat Meclisi başkanlığına atandı. Sultan Abdülmecid, Rüşdü Paşa’yı 25 Aralık 1859’da sadaret makamına getirdi. Bu ilk sadrazamlık görevi kısa sürmüş, Mayıs 1860’da görevden alınmıştır. 1861’de dördüncü kez seraskerliğe getirildi. Gözlerini tedavi ettirmek için Berlin’e gitti. Kısa süre sonra sadaretten ayrılarak 1867’de beşinci kez serasker oldu. Ekim 1872’de üçüncü defa sadrazamlığa getirildi. Ancak 4 ay sonra görevden alındı.
Mahmud Nedim Paşa’ya karşı medreselerin gösterilere başlamaları üzerine Sultan Aziz, Rüşdü Paşayı tekrar sadarete getirdi (12 Mayıs 1876). Bu sırada Sultan Abdülaziz hal edildi.
Sultan Murad’ın cülusunda bir süre mevkiini korudu. Hüseyin Avni Paşa’nın öldürülmesinden sonra, kısa bir süre devletin tek hakimi durumuna geldi. Yeni rejim Meşrutiyeti getirmeyi amaçladığı halde Rüşdü Paşa bu görüşte değildi. Kanun-i Esasi’nin ilanından önce hastalık ve yaşlılığını ileri sürerek 19 Aralık 1876’da istifa etti. Kendisine verilen Ayan meclisi üyeliğini de kabul etmedi. 28 Mayıs 1878’de beşinci defa sadarete getirildi. Ancak padişahın güvenini kaybettiğinden bir hafta sonra sadaretten alınarak, Manisa’da oturmaya mecbur edildi. Sultan Aziz’in ölümü ile ilgili davada İzmir’e getirilerek sorguya çekildi.
27 Mart 1882’de Manisa’da öldü ve Hatuniye Camii bahçesine defnedildi.