EDİRNE OLAYI
Osmanlı İmparatorluğu’nda, ulema ve ordunun birlikte hareket ederek hazırladıkları, Sultan II. Mustafa’nın tahttan indirilerek, yerine III. Ahmed’in geçmesiyle sonuçlanan ayaklanma (18 Temmuz-26 Ağustos 1703).
Sultan II. Mustafa’nın Erzurum’dan getirterek, haksız şekilde şeyhülislamlığa yükselttiği hocası Feyzullah Efendi, ayaklanmanın sebebi olduğu için; kimi yerde olay, Feyzullah Efendi’nin ismiyle de anılmıştır.
Devrinin sadrazamlarını hiçe sayacak kadar etki kazanan ve en önemli mevkileri oğulları, akrabaları, adamları arasında paylaştıran Feyzullah Efendi, ulemanın hoşnutsuzluğuna sebep olmuştur.
Feyzullah Efendi, Erzurum’dan gelir gelmez, padişah üzerinde nüfuzunu kurmuştur. O tarihte sadaret makamında bulunan Elmas Mehmed, Amcazade Hüseyin ve Daltaban Mustafa paşaların yeni şeyhülislamla olan ilişkisini, ancak onun emrine girerek kurabilmişlerdir. Elmas Mehmed Paşa’nın ölünceye kadar şeyhülislamdan çekmediği kalmamış, Hüseyin Paşa söz konusu nüfuz yüzünden hastalanıp ölmüş, Daltaban Mustafa Paşa ise, Devlet Giray olayı bahane edilerek öldürülmüştür.
Edirne olayından önce sadarete getirilen Rami Mehmed Paşa Feyzullah Efendi’nin nüfuzunu bastırmak için her şeyi yapmaya hazırdı.
Sultan II. Mustafa ise, annesi Rabia Gülnuş Sultan ve eski hocasının etkisi altında hareminde sakin bir hayat sürmektedir. Feyzullah Efendi, işlere iyice sahip olabilmek için, padişahın İstanbul’dan Edirne’ye Eski Saray’a gitmesini sağladı.
Ancak devlet harcamalarının Edirne’ye geçmesi, İstanbul’da ticari faaliyetin daralmasına, dolayısıyla da İstanbul esnaf ve tüccarının hoşnutsuzluğuna sebep oldu. Ayrıca Kapıkulu Ocakları yılda birkaç kez değişik vesilelerle dağıtılan ulufelerden mahrum kaldı.
Böyle bir ortamda sadrazam Rami Mehmed Paşa, II. Vezir Damat Moralı Hasan Paşa’yla birlikte hazırladıkları planı uygulayarak, Edirne Olayı diye anılan ayaklanmayı gerçekleştirmişlerdir.
Başlangıçta, yalnızca Feyzullah Efendi ve adamlarına karşı geliştirilen hareket, kısa zamanda Edirne’deki iktidarı hedef aldı.
Boşnak İbrahim Ağa’nın teşvikiyle 18 Temmuz Sah gecesi, Cebeciler ulufelerini istemek için Cebehaneye kapandılar. Ertesi gün, Yeniçeriler ve Seyyitler de harekete katıldılar. Kısa zamanda bütün talebeler ve medrese mensupları, İstanbul tüccar ve esnafını da yanına alarak bütün İstanbul’a yayılan bir hareket başlattılar. Ayaklanmayı bastırmak isteyen Sekbanbaşı Murtaza Ağa öldürüldü. Bostancıbaşı Edirneli Mehmed Ağa, bir süre sonra isyancılara katılmak zorunda kaldı. Ayaklanmada yalnızca Kaymakam Abdullah Paşa’nın konağı yağma edildi. Feyzullah Efendi’nin oğullarının ve adamlarının konakları mühürlenerek, bunların bedesten ve cami kasalarında saklanan paralarına el konuldu.
Ayaklanma bu suretle gelişince, işleri yürütmek ve bu ayaklananları yönetmek üzere liderler arasında iş bölümü yapıldı. Buna göre, Parmakçızade Seyyit Ali Efendi, şeyhülislamlığa getirilmişse de, onun, hastalığını bahane ederek işe karışmak istememesi üzerine, İmam Mehmed Efendi, bu görevi kabul etmişti. Bunun dışında kalan bütün devlet görevlileri yeniden belirlendi.
Orta camii karargah haline getiren elebaşılar, isteklerini açıklayan bir dilekçeyi, eski Mısır kadısı Türk Hasan Efendi, eski Filibe kadısı Galat Şaban Efendi, Sultan Selim vaizi İsa, Şehzade vaizi Ömer ve Şeyh Taşçızade Abdullah efendilerden meydana gelen bir heyetle Edirne’ye yollandılar. Edirne’de ise, İstanbul’da bir ayaklanmanın baş gösterdiği perşembe günü haber alınmış, fakat bu haber Feyzullah Efendi’nin isteği üzerine padişahtan gizlenmişti, İstanbul’dan gelen heyet, Hafsa’da tevkif edilerek Eğridere’ye gönderilmişti. Sultan II. Mustafa ayaklanma haberinin mahiyet ve derecesini ancak İstanbul bostancıbaşısının gizlice gönderdiği rapor üzerine öğrenmiş, bir yandan Feyzullah Efendi’yi ve çocuklarını Varna yoluyla Karadeniz üzerinden Erzurum’a sürgüne gönderirken, öte yandan da küçük mir-i ahur Selim Ağa’yı İstanbul’a yollayarak uzlaşma çareleri aramaya başlamıştı. Sadrazam Rami Mehmed Paşa ise, planını alt üst eden bu gelişme karşısında, durumu kontrol altına alabilmek için önce Çevik Ali Ağa’yı, onun arkasından da tezkireci Mustafa Efendi’yi İstanbul’a göndermişse de ayaklananlar üzerinde bir otoritesi kalmadığı az zaman içinde belli olmuştu. II. Mustafa İstanbul’dan gelen heyete umutlarının üstünde ilgi gösterince bu heyettekiler yumuşamışlar ve o anlayışla İstanbul’a dönmüşlerse de ayaklananların Sultan Mustafa’yı tahttan indirmek ve etrafındakileri uzaklaştırmak kararı karşısında bir şey yapamamışlardır. Bu durum sonunda ayaklananlar 20 bayrak yeniçeri, 10 bayrak cebeci, 5 bayrak topçu, 5 bayrak bostancı ve İstanbul esnafının her loncasından seçilen 10 kişilik gruplarla 60.000 kişilik bir kuvvet meydana getirmişler, bu birliğin nüzul eminliğini Arnavut Küçük Hüseyin almış, öncülüğüne ise yeniçerilerin başı Durcan Ahmed atanmıştı. Bu ordu Edirne’ye doğru yola çıkarken II. Mustafa da Edirne’de savunma tedbirleri alıyordu. İlk ağızda şeyhülislamlığa Yekçeşm Hüseyin Efendi, Anadolu kazaskerliğine de Kavukçuzade Abdullah Efendi getirilmiş, padişahın etrafında yer alanlardan Çorlulu Ali Ağa ile Kıpti Ali Ağa’ya vezirlik verilmek suretiyle onların saraydan uzaklaştırılmaları sağlanmış, Rumeli kuvvetleriyle Çakırcı Hasan Paşa, Hazinedar İbrahim Paşa ve Hüdaverdi Paşa Edirne’ye çağırılmışlardı.
İstanbul’dan yürüyen birlikler Silivri’ye geldikleri zaman yeni bir padişahın seçilmesi konusu ortaya çıktı. Asker arasında öteden beri IV. Mehmed’e ve çocuklarına düşman olan bir grup, II. Ahmed’in oğlu şehzade İbrahim’i padişah yapmak istedilerse de, ulemanın ve özellikle IV. Mehmed’in imamlığında yetişme şeyhülislam İmam Mehmed Efendi’nin direnmesi karşısında ve Edirne’deki birlikleri de darıltmamak kaygısıyla veliaht olan IV. Mehmed’in oğlu Ahmed’in III. Ahmed unvanıyla padişahlığa getirilmesi kabul olundu.
Bu durum karşısında II. Mustafa kendisine bağlı olan birlikleri Çakırcı Hasan Paşa komutasında Çorlu üzerine şevketti. Ancak, Hasan Paşa İstanbul’ dan gelenlerle çarpışmayı göze alamadığından geriye çekildi. Bunun üzerine Sadrazam Rami Mehmed Paşa Hafsa önünde İstanbul birliklerini durdurmak amacıyla siperler hazırlamaya koyuldu ve II. Mustafa da burada çağrıldı, ikiye bölünen Osmanlı ordusu karşı karşıya gelmiş bulunuyordu. Fakat o gece Sultan Mustafa’nın yanında bulunan kuvvetler siperlerini terk ederek karşı tarafa geçtiler. Böylece ordu arasındaki parçalanma ortadan kalkmış oldu. Bu durum sonunda II. Mustafa Edirne’ye dönerek gelişmeyi annesi Rabia Gülnuş Sultan’a açıkladı ve saltanatı ana bir kardeşi Ahmed’e terketmek zorunda kaldı. Sultan Mustafa’nın çevresindekiler o anda kaçarak gizlendiler. Edirne’de yalnız devlet otoritesini temsil etmek üzere Kaymakam Damat Hasan Paşa kalmıştı. Hasan Paşa kendi kendine sadrazam olan Söhraplı Ahmed Paşa ile temasa geçerek son gelişmeyi bildirdi. Bunun üzerine şehzade Ahmed’e biat edilmek suretiyle ayaklanmanın ikinci evresi kapanmış oldu.
Bundan sonra Feyzullah Efendi ve çocukları Çırpan civarında Salihler konağında yakalanarak Edirne’ye getirildi ve ağır hareketlerle öldürüldü. Oğullarından ise yalnız Fethullah Efendi öldürülmüş, ötekiler çeşitli yerlere sürgün edilmişlerdir.