Ans/D/ DENİZ TİCARETİ

DENİZ TİCARETİ

Osmanlı Devleti askeri gücün ticaretten üstün bir değer olduğunu kabul etmiş ve denizde ticaret haklarını da, Venedik ve Fransa başta olmak üzere, öteki devletlere bahşiş olarak vermişti. Denizlere açılarak dünyaya yeni bir çehre verme döneminde Osmanlı Deniz Ticareti İstanbul ile Mısır arasında hacı seferleri yapma düzeyinde kalmıştı. Rum asıllı Osmanlı armatörleri de kapitülasyon haklarından yararlanmak için gemilerini başta Fransız olmak üzere yabancı bayrak altında dolaştırmakta idiler.

Osmanlı Devleti’nin ilk ticaret filosu, İkinci Meşrutiyet’ten az önce Bahriye Nezareti’nin teşkilatı içinde kuruldu. Bu arada Heybeliada’daki Bahriye Mektebi (Deniz Okulu)’ne bir ticaret kaptanı bölümü eklendi. Ancak, ticaret gemilerinde subaylar da görev alabiliyorlardı.

Türlü adlar altında çalışan ticaret filosu son olarak Seyr-i Sefain idaresi adını almıştı. Bunun yanında, birer ikişer gemiye sahip, özel kuruluşlar ile şehir içi seferleri yapan Şirket-i Hayriye ile Haliç şirketi vardı.

Cumhuriyet devri Türk denizciliğini bu haliyle buldu. Ticaret filosunun denizci kaynağı da Hamit Naci adlı emekli bir deniz subayının kendi teşebbüsü ile Üsküdar’da kurmuş olduğu özel Ticaret-i Bahriye Kaptan ve Makinist Mektebi idi.