ANADOLU VE RUMELİ MÜDAFAA-İ HUKUK CEMİYETİ
Milli Kurtuluş Savaşı başında Müdafaa-i Hukuk ve Redd-i İlhak’a bağlı kuruluşların birleşmesiyle meydana gelmiştir.
4 Eylül 1919’da Sivas’ta toplanan kongrede Anadolu ve Rumeli’de kurulmuş Müdafaa-i Hukuk-ı Miliye teşekkülleriyle Redd-i İlhak heyetlerinin temsilcileri, bir ad ve bir tüzük altında birleşilmesini kabul ederek, 7 Eylül 1919’da "Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti"ni kurdular.
Cemiyet, 23 Temmuz 1919’da toplanmış olan Erzurum Kongresi’nce kabul edilen "Şarki Anadolu Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti" nin tüzüğünü esas alarak hazırladığı yeni bir tüzük ve beyannameyi 11 Eylül 1919’da Heyet-i Temsiliye namına Mustafa Kemal Paşa’nın imzası ile Sivas valiliğine vermiştir.
Beyannamede, "Anadolu ve Rumeli’de müteşekkil bil-umum Müdafaa-i Hukuk-ı Milliye vesair milli ve vatani milli cemiyetlerle Redd-i İlhak heyetlerinin Sivas’da 4 Eylül 335 tarihinde akdettikleri umumi kongre kararıyla “Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti" nam-ı müştereki altında olmak ve hukuk-ı milliye ve menafi-i Osmaniyye’yi müdafaa etmek üzere birleşmiştir” denildikten sonra kurulan cemiyetin heyet-i temsiliyesi belirtilmektedir.
Cemiyetin heyet-i temsiliyesi olarak Üçüncü Ordu Müfettişliği ve askerlikten ayrılmış olan Mustafa Kemal Paşa, eski Bahriye Nazırı Hüseyin Rauf Bey (Orbay) Üçüncü Kolordu Kumandanlığından ve askerlikten ayrılan Miralay Refet Bey (Bele), Erzurum eski mebuslarından Raif Efendi (Dinç), Trabzon eski mebuslarından İzzet Bey, Servet Bey, Şeyh Hacı Fevzi Efendi, Beyrut eski valilerinden Bekir Sami Bey, Bitlis eski mebuslarından Sadullah Efendi, Mutki aşiretinden Hacı Musa, emekli albay Vasıf Bey, Bitlis eski valisi Mazhar Müfid Bey (Kansu), Ankara eski mebusu Mümtaz Bey, Hüsrev Sami Bey (Kızıldoğan) ve Hakkı Behiç Bey (Beyiç) gibi isimler vardır. Cemiyetin, "Şimdilik merkezi Sivas olmak üzere Rumeli ve Anadolu’nun her tarafında şubeler açacağı" belirtilmiştir.
Cemiyetin tüzüğünün birinci maddesinde de, "Umum Anadolu ve Rumeli’yi teşkil eden, bilcümle vilayetler ve müstakil sancaklarla İtilaf devletleriyle mütarekenamenin imza olunduğu 30 Ekim 1334 (1918) tarihindeki hudut dahilinde kalan ve her noktasında, ekseriyeti İslamlar teşkil eden ve Osmanlı birliğinden dağılması ve ayrılması caiz olmayan bir bütün olduğu ve buralarda yaşayanların birbirine karşı mütekabil hürmet ve fedakarlık hisleriyle dolu öz kardeşler bulunduğu" belirtilmektedir. Tüzüğe göre, cemiyetin, her biri derece derece birbirine bağlı olmak üzere köy ve mahallelerden başlayarak bucak, ilçe, sancak, il idare bölümlerine göre teşkilatı yapılacak; köy, bucak, ilçe ve bağlı sancaklarda yönetim kurulları, bağımsız sancaklarla illerde merkez kurulları bulunacak ve kongrece seçilmiş bir "Heyet-i Temsiliye"si olacaktır.
Sivas Kongresi, 12 Eylül’de çalışmalarına son verdiği gün Temsil Heyeti Başkanı Mustafa Kemal Paşa, padişaha Anadolu’nun dilek ve şikayetlerini belirten bir telgraf göndermiş; bu telgrafın gizlenmesi bir yana Anadolu ve İstanbul’da milli menfaatlere aykırı işler yapan ve milli kurtuluş davasına düşman olan Damad Ferid hükümetiyle münasebetini kesmiştir. Bu durum karşısında padişah VI. Mehmed Vahdeddin, Ferid Paşa’yı mevkiinde tutamayacağını anlayarak yeni bir hükümet kurmak zorunda kalmıştır.
Ali Rıza Paşa tarafından kurulan yeni hükümet, Meclis-i Mebusan için seçim yapılacağını yayımlamakla beraber Bahriye Nazırı Salih Paşa’yı Heyet-i Temsiliye ile temasta bulunmak üzere Anadolu’ya göndermiştir. Anadolu ve Rumeli Müda-, faa-i Hukuk Cemiyeti’nin teşkilatı kısa zamanda vatanın hemen her köşesinde kurulmuş ve kökleşmiştir.
Heyet-i Temsiliye, Ekim ayında, Müdafaa-i Hukuk Teşkilatı’nın kuracağı silahlı milli müfrezelerle bunların ordu ve hükümet teşkilatı karşısındaki durumlarını belirten ve icabında bütün halkın ne yolda silahlandırılıp teşkilatlandırılacağını gösteren gizli bir yönetmelik hazırlayarak yayımlamış ve 27 Aralık 1919’da Ankara’ya gelerek cemiyetin çalışmalarını oradan idareye başlamıştır.
Son Osmanlı Meclis-i Mebusan’ı için yapılan 1919 seçiminde Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti adayları büyük bir çoğunlukla milletvekili seçilmişlerdir. Mustafa Kemal Paşa’nın isteği dışında, İstanbul Hükumeti’nin ısrarı ile İstanbul’da toplanan Meclis’te, "Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Grubu" kendi adını alamamış, ancak "Felah-ı Vatan Grubu" adı altında kurulabilmiştir. Mustafa Kemal Paşa Erzurum’dan milletvekili seçildiği halde Meclis’e katılmamış, Heyet-i Temsiliye başkanı sıfatı ile Ankara’da kalmıştır.
16 Mart 1920’de İstanbul’un İtilaf devletleri tarafından işgali üzerine Meclis-i Mebusan çalışmasını durdumak zorunda kalınca, Mustafa Kemal Paşa, Türk milletini, bu cemiyeti kurarken verdiği kararı uygulamaya ve idareyi ele alarak silaha sarılmaya çağırmıştır.
23 Nisan 1920’de Ankara’da, İstanbul’dan gelen milletvekilleriyle, Anadolu’da yeniden yapılan seçimde hemen hepsi Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti adayı olarak seçimi kazanan yeni milletvekillerinden meydana gelen Büyük Millet Meclisi, milletin kayıtsız şartsız egemenliğini ve kendi üstünde hiçbir kuvvet tanımadığını ilan ile Heyet-i Temsiliye Başkanı Mustafa Kemal Paşa’yı başkanlığa seçmiştir. Bu suretle, Heyet-i Temsiliye’nin birleştirici ve idare edici görevi Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne geçmiştir.
Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’nin teşkilatına dayanan Türk milli hükümeti, artık kurulmuş olduğundan, cemiyet de bütün teşkilatıyla iktidar partisi halini almıştır. Milli Kurtuluş Savaşı’nın şartları, cemiyet teşkilatının hükümetin işlerine aykırı düşebilecek yolda çalışmamasını gerektirdiğinden, 1 Temmuz 1920’de hükümet ile cemiyet teşkilatının işbirliği yolları hükümetçe alınan bir kararla belirtilmiştir.
Büyük zafer kazanıldıktan sonra, siyasi bir parti kurmak kararını veren Mustafa Kemal Paşa Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’nin teşkilatını, yeni kurulacak partiye temel yapmış ve "Halk Fırkası"nın kuruluşuna ait resmi formalite 9 Eylül 1923’te tamamlanmıştır.
Bu suretle milli görevini tamamlamış olan Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti tarihin malı olmuştur.