AHMED CEVDET PAŞA (1822-1895)
Ahmed Cevdet Paşa 1822’de (26/27 Mart Salı gecesi) Lofça’da doğdu. Adı Ahmed’dir. Mahlası Cevdet ‘dir.
1839 yılının ilk aylarında İstanbul’a geldiği anlaşılmaktadır. Cevdet Efendi ilk derslerine İstanbul’da, Fatih Camii’nde başladı. Hem akli hem de nakli bilimleri öğrenmek için çalışmıştır.
1848’de kürsüde ders verebilecek bir iktidara sahip oldu. O sıralarda Mustafa Reşid Paşa sadrazam olmuştu. Tanzimat Fermanı’nın gerektirdiği yeni kanunları hazırlamak ve yürürlüğe koymak azminde idi. Bu hususta yardımcı olacak aydın düşünceli, çağın şartlarının gerektirdiği düzeltmeleri benimseyen gerçek ilim adamlarıyle ilişki kurmak istiyordu. Şeyhülislam Dairesi’nden Cevdet Efendi tavsiye edildi.
Büyük Reşid Paşa, Cevdet Efendi ile görüştükten sonra onun değerli bir ilim adamı olduğunu anladı. Bu ilk görüşmede bulunanlardan biri durumu şöyle anlatır:
"Cevdet Paşa’yı o ilk görüşüm hiç hatırımdan çıkmaz. Öyle önemli bir mesele için gönderilmiş olan bir efendinin pek genç, olduğunu gördüm. Hayret ettim. Bununla birlikte gözümün önünden gitmeyen parlak mavi gözlerinden zeka kıvılcımları bize onun kudretini anlatmıştı."
Cevdet Efendi, Reşid Paşa’nın yanına sık sık girerek onun sevgisini kazanmıştı. Bir süre sonra Reşid Paşa’nın çocuklarına ders vermeye başladı. Paşa’nın konağına yerleşen Cevdet Efendi, on beş yıl Koca Reşid Paşa’nın dostluğunu sürdürdü. Bu ilişkiden Cevdet Efendi’nin edindiği en büyük yarar, sade ve açık yazma yeteneğini kazanmasıdır. Reşid Paşa, Cevdet Efendi’nin İran tarzındaki yazı üslubunu terketmesini, seci’den uzak kalmasını telkin ediyordu. Cevdet Efendi’nin kitaplarında görülen belagat ve sadelikte, Koca Reşid Paşa’nın tesiri büyük olmuştur. Ayrıca siyaset alanında da görgüsü ve bilgisi artmıştır. Reşid Paşa’nın konağına devam eden Ali ve Fuad paşalarla da dostluk sağlaması, onun yalnız tarih ve edebiyattaki vukufiyle kalmayarak siyaset alanında da bilgi sahibi olmasını sağladı.
Reşid Paşa çevresinde yetişenlerden Fuad Efendi (eski sadrazam Fuad Paşa) ile aralarında yakın bir arkadaşlık kurulmuştu. Birlikte çalışarak Türkçe’nin dil kurallara le ilgili Kavavid-i Osmaniye kitabını yazdılar. Ayrıca Osmanlı memleketinde ilk anonim şirket sayılan Şirket-i Hayriye’nin nizamnamesini kaleme aldılar.
Mustafa Reşid Paşa, eğitim işlerine özel bir önem verdiğinden bu alanda düzenlemeyi sağlayacak nizamnamelerin yazılması görevini de Cevdet Efendi’ye verdi. Bu konuda da bilgisini arttıran Cevdet Efendi, "Meclis-i Maarif-i Umumiye" azalığı ve Darülmuallimin (Muallim Mektebi) müdürlüğüne tayin olundu. Cevdet Efendi’nin Türk ilmine katkısını tesbit eden çalışmalarının başında Encümen-i Daniş’in kurulması gelir. Bu encümen, Fransa akademisi tarzında olacaktı. İç azası kırk, dış azası da sayısız olarak teşekkül edecekti. Encümen, memleketin başta gelen ilmi müessesesi olacaktı.
Mustafa Reşid Paşa’nın teşviki ve Cevdet Efendi’nin çalışmalarıyle vücude gelen Encümen-i Daniş’in ilk üyelerinden biri de Cevdet Efendi’dir. Bu görev dolayısıyle Cevdet Efendi, tarih ile uğraşmaya başlamış ve on iki ciltlik ünlü Tarih-i Cevdet ‘i yazmıştır. Bu eser, ihtiva ettiği belgeler ve tenkitler bakımından bugün de değerini muhafaza etmektedir. Cevdet Efendi’nin bu çalışmalara devam ettiğini Mukadime-i İbn Haldun Tercümesi ‘ni de yazması, onun değerli hizmetleri arasında sayılır.
Cevdet Paşa Tarih-i Cevdet’in yazılmasıyle ilgili olarak Sultan II. Abdülhamid’in emriyle kaleme aldığı Maruzat’ta şunları yazmaktadır:
"Encümende tarih ilmi, bölüm bölüm ayrılarak her bölüm encümen üyelerinden birine havale olunduğu sırada Kaynarca Muahedesi’nden başlayarak Vak’a-i Hayriye’ye (Yeniçeriliğin kaldırılması) ait olan bölümünün yazılması kullarına ihale kılınmıştı. O sıralarda meydana gelen değişiklikler, inkılaplar dolayısıyla encümen üyelerinden bir bölümü bir şey yazmaya başlayamadılar. Bazıları başladı da yarım kaldı. Yalnız kulları Tarih-i Cevdet’in yazılmasına aralıksız devam etti."
Cevdet Paşa’nın tarih alanındaki çalışmaları devam ederken kanunların kaleme alınması yolundaki rehberlik görevi de sürüyordu. Arazi Kanunu- Toprak Kanunu ve Tapu Nizamnamesi Cevdet Paşa’nın unutulmaz eserlerinden sayılır.
Cevdet Paşa’nın adını unutturmayan çalışmalarından biri de medeni ilişkileri düzenleyecek olan bir "Mecelle" meydana getirilmesi için çalışmalarıdır. O dönemde kişiler arasındaki medeni ilişkilerin düzenlenmesi için mesuliyet kabul eden kurulun başında yıllarca çalışmış ve o günlerin şartlarına göre hazırlanmış olan ve "Mecelle" adıyla ün kazanan eseri tamamlamıştır.
Cevdet Paşa’nın hukuk sahasındaki hizmetlerinden biri de İstanbul’da, Ayasofya’da yanan Adilye Nezareti binasının müştemilatından olan bahçede Hukuk Mektebi’ni kurmasıdır. Bu mektep, bugünkü İstanbul Hukuk Fakültesi’nin başlangıcıdır.
Cevdet Paşa’nın hukuk ve tarih alanında yaptığı ilmi hizmetlerin yanında çeşitli bakanlıklarda ve valiliklerdeki hizmetleri de hürmetle anılmaktadır.
Özellikle adliyemize bir hukuk dili vermiştir. Fıkıhı resmen Türkçe’leştirmiştir. Tanzimat’ın kültür cephesinde onun unutulmaz çalışmaları vardır.
Cevdet Paşa, memlekete yaptığı değerli hizmetlerin sonunda 1895 yılı Mayıs’ının yirmi yedisine rastlayan gece az süren bir hastalıktan sonra rahmete kavuşmuştur.