IV. MUSTAFA (1779 – 1808)
Osmanlı Hanedanı’ndan yirmi dokuzuncu padişah.
Babası I. Abdülhamid, annesi Ayşe Sineperver Sultan’dır. 29 Mayıs 18O7’de, amca oğlu III. Selim’in hal’inden sonra tahta çıktı. Tahta çıktıktan sonra, imzaladığı garip bir vesika ile dikkati çekti. Yeni hükümdarın, eski hükümdarı deviren ihtilalcileri ilk fırsatta yok etmesi, Osmanlı tarihinde istisnası olmayan bir vakıa idi. Asiler bunu biliyorlardı. Kendileriyle işbirliği yapmış olmasına rağmen, hanedan gayretiyle IV. Mustafa’nın bu tutumundan korkuyorlardı. Bu düşünceyle, 31 Mayısta bir vesika imzalandı. Bu vesikaya göre yeniçeriler, devlet işlerine karışmayacaklarına, padişah da buna karşılık yeniçerileri III. Selim’i deviren ayaklanmadan hiçbir şekilde sorumlu tutmayacağına söz veriyorlardı. Kabakçı Mustafa’ya "turnacıbaşı" rütbesiyle Boğaz’in Rumeli kale ve tabyaları kumandanlığı verilmişti. Ayaklanmanın hain siması Kaymakam Köse Musa Paşa, bir müddet fırsattan istifade ile şunu bunu haraca kesip servet topladıktan sonra, Bursa’ya sürüldü. 18 Haziranda, seferde olan İbrahim Hilmi Paşa, azledildi. Çelebi Mustafa Paşa, sadrazam ve serdar-ı ekrem oldu.
2 yıla yakın bir zamandan beri devam eden aleyhte gelişen Rus Savaşı, 25 Ağustosta bir mütareke yapılarak bir yıl için durduruldu. Mütareke 8 aylıktı ve Rusya, Napoleon’un baskısıyla buna mecbur olmuştu. Kabakçı Ayaklanması’nda Nizam-ı Cedid taraftarlarından ve bu hareketin başı olanlardan ele geçirilenler, ayaklananlar tarafından parçalandı ve malları yağmalandı. Ancak en değerli Nizam-ı Cedid erkanı kaçıp, Rusçuk’ta Alemdar Mustafa Paşa’ya sığındılar. Bu zatlara "Rusçuk Yaranı" adı verilmiştir. Rusçuk Yaranı’nın başına Alemdar Mustafa Paşa geçmişti. Zaten II. Selim’i seven ve Nizam-ı Cedid’e inanan paşa, ekserisi genç olan bu ateşli inkılapçıların tesiriyle bir yıl içinde bir darbe yaparak İstanbul’daki mürteci idareyi yıkmaya karar verdi. Alemdar’ın emrinde büyük kuvvetler bulunuyordu. Alemdar, cahil, fakat vatanperver, cesur ve sadık bir askerdi. Rusçuk Yaranı ise aydın ve merkezi idarede yetişmiş adamlardı. Alemdar’ın İstanbul hakkında açık bir fikri yoktu. Hayatı Tuna yalılarında geçmişti. Hezargrad ayanı iken himayesinde yetiştiği Tirsiniklioğlu İsmail Ağa’nın yerine Rusçuk ayanı olmuş, Tuna yalılarında kendini sevdirmiş, Ruslara karşı başarı göstermiş, vezaret rütbesiyle taltif edilmişti.
Cebren İstanbul’a yürüse, büyük ölçüde kan döküldükten başka , III. Selim de katledileceği için maksat gerçekleşmezdi. İstanbul hükumeti, Alemdar’ın niyetinden gafildi. Gerçek idare, şeyhülislam Topal Ataullah Efendi’nin elindeydi. Şeyhülislam ve zorbalardan, IV. Mustafa da bunalmıştı. Rusçuk Yaranı’nın bazıları, İstanbul’a geldiler. Saray ve Babıali ile gizli temaslara başladılar. Alemdar, İstanbul’a çağırılırsa zorbaları temizleyeceğinden ve IV. Mustafa’nın devlete hakim olacağından bahsettiler. IV. Mustafa Alemdar’ı İstanbul’a çağırmaya razı oldu. 28 Haziran 1808’de ordusuyla Edirne’ye gelen Alemdar, sadrazamı kandırmayı başardı. O da IV. Mustafa gibi zorba tahakkümünden ve Ataullah Efendi’nin mürteci idaresinden bıkmıştı. Alemdar, 14 Temmuzda Edirne’den İstanbul’a doğru hareket etti. Önden 80 süvari göndererek 13 Temmuz gecesi, Rumelihisarı’ndaki evinde Kabakçı Mustafa’yı bastırıp öldürttü. Çorlu konağında Kabakçı’nın kellesi Alemdar’a sunuldu. 19 Temmuzda Alemdar, İstanbul’a vardı. IV. Mustafa, Davudpaşa Sarayı’na inip Alemdar’ı kabul etti.
2 gün sonra Alemdar, Babıali’de sadrazamı ziyaret etti. Şeyhülislam Ataullah Efendi, Alemdar’ın kuvvetlerine güvenen IV. Mustafa tarafından azledildi.
İrtica hareketine karışan ilmiye mensupları, o gün ve ertesi gün, çeşitli yerlere sürülerek İstanbul’dan uzaklaştırıldılar. Bu durumda sadrazam Alemdar’a hizmetinden dolayı teşekkür edip Ruscuk’a dönmesini emretti. Bu vaziyet karşısında Alemdar Mustafa Paşa 28 Temmuz sabahı harekete geçti. 10.000 askeriyle Babıali’ye giderek, sadrazamdan zorla mühr-i hümayunu aldı. Silistre beylerbeyi ve Tuna seraskeri Alemdar Mustafa Paşa, hukuken değilse bile fiilen sadarete geçti.
Alemdar, Babıali’den Topkapı Sarayı önüne geldi. IV. Mustafa, Babıali baskısını öğrenmiş, Alemdar’ın maksadını anlamış, uğursuz tedbirlerini almıştı. Paşa IV. Mustafa’yı hemen tevkif etmek fırsatını da kullanamayarak, şeyhülislamı, tahttan vazgeçirmesi için padişaha gönderdi. Şeyhülislamın sözlerini dinlemeyen IV. Mustafa, III. Selim’le Veliaht Mahmud’un, öldürülmeleri emrini verdi. Hayatta başka Osmanoğlu bulunmadığı için, bu durum tahakkuk ederse, Alemdar, mecburen kendi hükümdarlığını kabul edecekti. Başçuhadar Gürcü Abdülfettah, İmrahor Kör Mehmed, Hazine kethüdası Ebe Selim, Tebdil Hasekisi Bağdadlı Hacı Ali ve Bostancı Deli Mustafa adlarındaki Enderun’un yüksek rütbeli görevlileri 20 kadar neferle beraber III. Selim’in dairesine girdiler. Eski hükümdarı korumak isteyen zevcesi Refet Kadı Efendi yere serilip, padişahın hizmetçilerinden Pakize Usta yaralandıktan sonra, silahı olmadığı için o sırada üflemekte olduğu neyiyle nefsini savunmaya çalışan III. Selim, sağ şakağına yediği bir kılıç darbesiyle şehid edildi. Padişahın üzerine kapanan Refet Kadın Efendi ile iki cariyeye dokunmayan katiller, daireyi terk ettiler. Alemdar Mustafa Paşa için, yapılacak bir şey yoktu. Bu durum karşısında IV. Mustafa hal’edilerek II. Mahmud tahta çıkarıldı.
IV. Mustafa, Topkapı Sarayı’nın bir dairesine gönderildi.
Alemdar, 16 Kasım günü sabahın erken saatlerinde ölmüştü. Aynı gün şeyhülislam, IV. Mustafa’nın idamı için fetva verdi II. Mahmud, ağabeyini öldürtmekte tereddüt ediyordu. Ancak eski padişahın asilerle işbirliği ettiği kesin şekilde anlaşılmıştı. Zorbalar, Sultan Mustafa’nın adını haykırmaya başlamışlardı. Bunun üzerine aynı günün gecesi Kadı Abdurrahman Paşa’nın öncülüğüyle kuşakla boğduruldu. 18 Kasımda cenazesi, babası I. Abdülhamid’in Bahçekapısı’ndaki türbesine gömüldü.