RUSÇUK YARANI
Osmanlı tarihinde ilk siyasi ve gizli komiteye verilen ad.
29 Mayıs 1807 günü Kabakçı Mustafa’nın düzenlediği ayaklanma sonunda tahttan indirilen Sultan III. Selim’i tekrar tahta geçirmek ve dağıtılan Nizam-ı Cedid’i yeniden kurmak maksadıyla Rusçuk’ta Tuna seraskeri Alemdar Mustafa Paşa’nın çevresinde meydana getirilen gizli derneğe bu ad verilmiştir. Nizam-ı Cedid taraftarlarının ileri gelenleri Kabakçı Mustafa ayaklanmasında öldürülmüş olduklarından bu gizli dernek, ikinci derecedeki mensupları tarafından meydana getirilmiştir. Bu kuruluş başta Silistre valisi ve Tuna seraskeri Rusçuklu Alemdar Mustafa Paşa olmak üzere Mustafa Refik, Mehmed Tahsin, Mehmed Said Galib, Abdullah Ramiz ve Mehmet Emin Behiç efendilerden oluşmakta idi. Beş kişilik bu komite aralarında sıkı bir işbirliği, dayanışma ve gizlilikle Osmanlı Devleti’nin düşmüş olduğu siyasi buhrandan kurtarılması için o tarihe kadar görülmemiş teknik bir çalışma yapmıştır. Komite, Tuna boyunda güçlü bir orduya sahip, vatansever ve hamiyet sahibi olan Alemdar Mustafa Paşa’yı siyasi görüşleri doğrultusunda kendilerine bağladı ve komite üyeleri, sonuna kadar onun yanında görev aldılar. Böylece Kırcalı denilen Rumeli askerlerine dayanan bir siyasi varlık meydana getirdiler.
Rusçu Yaranı, ilk safhada sarayda Sultan IV. Mustafa üzerinde nüfuz sahibi olan hazine vekili Nezir Ağa, hazine kahyası Ebe Selim ile çukadar Fettah Ağa’yı elde ederek Alemdar konusunda Sultan Mustafa’nın güvenini kazandılar, ikinci safhada sadrazam ve serdar-ı ekrem Çelebi Mustafa Paşa yanında önemli görevler alarak sarayla Edirne’de bulunan ordu arasındaki yazışmaları denetimleri altına aldılar. Rusçuk Yaranı’ndan Galib Efendi reisülküttap, Tahsin çavuşbaşı, Behiç Efendi başmuhasebeci, Seyyid Efendi kasabbaşı, Refik Efendi de sadaret kethüdası olarak Çelebi Mustafa Paşa’yı çevirmiş oldular. Refik Efendi, İstanbul’da sarayı, Sultan Mustafa’yı, İstanbul kaymakamı Tayyar Mahmud Paşa’yı ve şeyhülislam Topal Ataullah Efendi’yi denetim altına almış ve İstanbul’daki gelişmeleri aralarındaki şifreye göre düzenli olarak Rusçuk’a rapor etmeye başlamıştı. Ramiz Efendi ise Rusçuk’ta kalarak Alemdar Mustafa Paşa’nın baş danışmanı olmuştu.
Rusçuk Yaranı’nın karşılaştıkları ilk önemli konu,Tayyar Paşa ile Nezir Ağa’nın Sultan Mustafa’nın saltanatını sağlamlaştırmak için Sultan III. Selim’i ortadan kaldırmak tasarısını önlemek oldu. Refik Efendi, Alemdar’ın her işi çözebileceği propagandasını yaparken, Morali Osman Efendi aracılığı ile Ocaklıyı, Genç Osman vakasını ileri sürerek böyle bir cinayete ortak olmaktan kaçındırdı. Nezir Ağa, Edirne’den eli boş dönünce Rusçuk Yaranı bu kez Tayyar Paşa’yı kaymakamlıktan uzaklaştırmak tasarısını ele aldı. Tayyar Paşa ile şeyhülislam Ataullah Efendi’nin aralarının açık olmasından yararlanarak Çelebi Mustafa Paşa’nın da Tayyar Paşa’ya garez beslemesini değerlendirerek 1808’de Tayyar Paşa’yı kaymakamlıktan uzaklaştırdıkları gibi, sadrazamın da uygun görmesiyle öldürülmesini sağladılar. Böylece hem Sultan III. Selim’in hayatı güven altına alınmış, hem de Alemdar’a rakip olabilecek bir devlet adamı ortadan çekilmiş oluyordu. Bundan sonra Rusçuk Yaranı, Alemdar Mustafa Paşa ile Çelebi Mustafa Paşa’yı barıştırdılar. Sarayın Alemdar’a güven duymamasına rağmen savaş konusunu görüşmek üzere kendisinin Edirne’ye gelmesini sağladılar. Bundan sonra da Sultan Mustafa ve yakınlarını olduğu kadar Çelebi Mustafa Paşa ve ordu ileri gelenlerini de hiç açık vermeden kandırarak Alemdar’ın kendi sekbanları ile İstanbul önlerine gelmesini ve bu arada Boğaz nazırı tayin edilmiş bulunan Kabakçı Mustafa’nın öldürülmesini başardılar.
Alemdar Mustafa Paşa, Rusçuk Yaranı’nın tavsiyesi üzerine İstanbul’a girmedi. Ordugahını Çırpıcı çayırında kurarak Sultan III. Selim’in tahttan indirilmesinde etkili olanları bir bir görevden ve İstanbul’dan uzaklaştırdı. Ancak kaptan-ı derya Şeydi Ali Paşa’nın Valde Sultan tarafından tutulması, Rusçuk Yaranı’nın tasarılarını bozdu. Ayrıca Çelebi Mustafa Paşa, bunların uyguladıkları planı da haber alınca, sarayı ve Sultan Mustafa’yı ikaz etti. Durumun beklenmedik şekilde geliştiğini sezinleyen Rusçuk Yaranı, kesinlikle harekete geçme zamanının geldiğine inanarak Alemdar Mustafa Paşa’nın on beş bini aşkın Kırcalı askeri ile İstanbul’a girmesini kararlaştırdılar.
28 Temmuz 1808’de Alemdar önce Babıali’yi basarak Çelebi Mustafa Paşa’yı etkisiz hale getirdi. Bunun ardından Topkapı Sarayı’na yöneldi. Ancak Rusçuk Yaranı’nın tasarıları burada bir kere daha aksadı. IV. Mustafa, tahtta kalabilmek için Sultan III. Selim’i öldürttü. Ancak kardeşi Mahmud’un kurtuluşu tahtını kaybettirdi. Ramiz Efendi bu sırada Rusçuk Yaranı’nın şahsi durumlarını da dikkate alarak, Sultan III. Selim öldüğüne göre, Sultan Mustafa’nın bu olaydan sonra kendilerine yaşama hakkı tanımayacağını düşünerek Şehzade Mahmud’un tahta çıkarılmasını Alemdar’a teklif etti. Böylece Sultan II. Mahmud tahta geçerken, Alemdar Mustafa Paşa da önce kaymakam, daha sonra da sadrazam sıfatıyla hükumete hakim oldu. Bu gelişmenin sonunda ise Kabakçı ayaklanması ile duraklayan yenileşmeyi sağlamak üzere Rusçuk Yaranı da iktidara el koymuş bulunuyorlardı. Sultan III. Selim’i öldürenler, Mercan Ağa, Ebe Selim, Nezir, Fettah ve Bostancı Mustafa Ağa hemen yakalanıp öldürüldüler. Rusçuk Yaranı’nın etkisi ile yeni sadrazam, Sultan III. Selim ve Nizam-ı Cedid aleyhtarı olanları İstanbul’dan sürgün ederek çıkardı.
Sened-i İttifak’ın yapılması için Anadolu ve Rumeli’deki ayanların İstanbul’a gelişleri de şehirdeki kabadayıları sindirmiş, geçici ve sathi bir düzen yaratmıştı. Rusçuk Yaranı’nın en faal üyeleri kaptan-ı derya Ramiz Efendi ile Refik ve Tahsin efendiler idi. Reisülküttap Galib Efendi ve Behiç Efendi, diğer üyeler gibi atak davranmıyorlardı. Ancak yeni iktidara karşı gerek Ocaklı, gerekse Tersane kalyoncuları ve yeniliğe karşı olan ulema bir muhalefet cephesi oluşturuyorlardı. Sarayda kalan Sultan Mustafa, annesi Ayşe Sineperver Sultan ve kız kardeşi Esma Sultan, Rusçuk Yaranı’na karşı yeniçerilerle el altından işbirliği yaptıkları halde Rusçuk Yaranı, bu muhalefeti görmüyor, Nizam-ı Cedid ileri gelenleri gibi kendilerini zevk ve eğlenceden alamıyorlardı. Sekban-ı Cedid’in kuruluşundan sonra bu askeri gücün sayıca artmasını beklemeden ayan üyelerinin memleketlerine dönmelerine izin vermeleri belki de en büyük hataları oldu.
İstanbul’un tecrübeli eski ileri gelenleri Alemdar’ı yalnız bırakmak için Vidin Valisi İdris Paşa’yı Rusçuk’u işgal etmek yolunda teşvik ettiler. Bunun üzerine Alemdar kuvvetlerinden önemli bir kısmını Rusçuk’a göndermek zorunda kaldı. Bu gelişme üzerine Alemdar’ı devirmek için gizli bir kuruluş meydana getirildi. 16 Kasım 1808’de ayaklanan yeniçeriler, Babıali’yi bastılar.
Alemdar Mustafa Paşa en son sığındığı mahzende barut fıçılarını ateşe vermekle saldırgan yeniçerilerle birlikte havaya uçtu.
Rusçuk Yaranı bu olay ile iktidardan düşürülünce, asiler Refik Efendi ile Tahsin Efendi’yi ele geçirip öldürdüler. Behiç Efendi olay başlayınca bazı sekbanları toplayıp Rumeli’ye kaçmıştı. Ramiz Paşa ile Kadı Abdurrahman Paşa birkaç gün sarayı asilere karşı savunduktan sonra, onlar da Rumeli’ye kaçtılar. Olayda canını kurtaran sadece reisülküttap Galip Efendi oldu.