ENCÜMEN-İ DANİŞ
Tanzimat’tan sonra, Fransız Akademisi örnek alınarak kurulan ilk Osmanlı Akademisi.
Tanzimat, Batı kurumlarının Osmanlı topraklarına sokulmasını istiyordu. Bu yolda bilim ve eğitim alanındaki çalışmaları bir düzene sokmak için, 1846’da Meclis-i Maarif-i Umumiye kuruldu. Fikir ve bilim adamlarını içine alan bu kuruluş, Encümen-i Daniş isimli bir akademinin kurulmasını kararlaştırdı. Meclis-i Maarif adına Ahmed Cevdet Paşa tarafından hazırlanan ve Encümen-i Daniş’in kurulma sebeplerini anlatan bir yazı, Sultan Abdülmecid’e sunuldu (26 Mayıs 1851).
Kuruluşunda Fransız Akademisi örnek alınan Encümen-i Daniş’in amacı; ilmi ve teknik eserleri telif ve tercüme ederek, Darülfünun’da izlenecek ders kitaplarını hazırlamaktı.
18 Temmuz 1851’de Sultan Abdülmecid’in yayınladığı İrade-i Seniye’yle, Encümen-i Daniş büyük bir tören yapılarak açıldı. Sadrazam Reşid Paşa, padişahın, devlet yetkililerinin ve bilim adamlarının önünde bir konuşma yaptı. Daha sonra İkinci Başkan Tarihçi Hayrullah Efendi, Ahmed Cevdet Paşa’nın hazırladığı uzun bir nutku okuyarak, hayatta en gerçek mutluluğun bilgi yolu, en büyük mürşidin de ilim olduğunu izaha çalıştı.
Encümenin iç ve dış olmak üzere iki çeşit üyesi vardı. İç üyelerin sayısı 40 kişiydi, bunların bir ilim dalında uzman olması, bir yabancı dil bilmesi; yani telif ve tercümesini yapacak nitelikte bulunması şarttı. Dış üyelerin Osmanlıca bilmesi şart değildi. Hangi dilde olursa olsun encümene bir konuda bilgi verecek uzmanlık üye olmak için yeterli sayılıyordu. Bunların üye sayıları da 30 olarak belirlenmişti.
Kuruluşun başkanlığına Şerif Mehmed getirildi. İç üyeliklere Sadrazam Reşid Paşa, Şeyhülislam Arif Hikmet Bey, Erkan-ı Harbiye Başkanı Mehmed Paşa, Hariciye Nazırı Ali Paşa, Ticaret Nazırı İsmail Paşa gibi devlet adamlarıyla beraber; Ahmed Vefik Paşa, Cevdet Paşa, Osman Saip, Ali Fetih, Recai Efendi gibi kişiler de üye oldular. Dış üyeliklere devletin tanınmış Rum, Ermeni bilginleriyle; İngiliz Şarkiyatçısı James W. Redhouse, tarihçi Hammer, Fransız doğu bilimcisi Bianchi gibi bilginler alındı.
Encümen ilk iş olarak, bir sözlükle beraber bir Osmanlıca gramer kitabı hazırlamayı kararlaştırdı. Bu çalışmayla ilgili, bazı imla özellikleri tespit edildi. Fakat daha ileriye gidilemedi. Tarih yazımı ise üyelerden bazılarına verildi. Ahmed Cevdet Paşa, Kaynarca Antlaşması’ndan (1774) başlayarak 1824’e kadar olan bölümün yazılmasını üstlendi. Böylece Cevdet Paşa 12 ciltlik tarihini yazmaya başladı. Bunun ilk üç cildini 1854’te tamamlayarak Sultan Abdülmecid’e sundu. Fuat Paşa ile Cevdet Paşa’nın birlikte yazdıkları Kavaid-i Osmaniye isimli Osmanlıca gramer kitabı da Sultan Abdülmecid’e sunuldu.
Encümen-i Daniş teşkilatı, devlet salnamelerini de (yıllıkları) 1862’ye kadar yazdı. Bu tarihten sonra yayınlanan yıllıklarda kuruluşun ismi geçmemektedir. Buna göre Emcürnen-i Daniş’in 12 yıl verimsiz kaldığı düşünülebilir. Üyeleri arasında değerli kişiler olmakla beraber bunlar, ekip çalışmasına eğilimi olan kişiler değildi. Zaten Encümen-i Daniş kurum olarak Batı özentisiyle doğmuş; Osmanlıların anlayışından farklı bir çalışma sistemine sahipti. Bu yüzden pek verimli olamadı. Kurumun lağvedildiğine dair bir belgeye rastlanmadığı gibi, Abdülmecid’in ölümüyle birlikte Encümen-i Daniş’in varlığı ve çalışmalarının sona erdiği tahmin olunmaktadır.