TİRYAKİ HASAN PAŞA ( ? – 1611 )
Kimin oğlu olduğu, nerede ve ne zaman doğduğu hiç belli değil. Afyona düşkünlüğü bilindiğinden adı Tiryaki Hasan Paşa olmuştur.
Enderun’da yetişti. Uzun süre saray çevresinde görev aldı. Sonradan dış görevlere verildi. En uzun kaldığı görev, Zigetvar Beylerbeyliği’dir. Burada sürekli olarak 20 yıl kaldı. Macaristan’ı ve Batılıları çok iyi tanımıştı. Palangalardaki hayatı iyi biliyordu. Osmanlılar, belki de bu yüzden uzun yıllar Hasan Paşa’yı hep sınır-boyu valiliklerinde bulundurdular. 1594’de Bosna Valiliği’ne atandı. Kısa bir zaman sonra da Kanije muhafızlığına getirildi.
Kanije Macaristan’ın 5 sancağını birleştiren bir genel valiliğin merkezi idi. Berkitilmiş kalesi ile, Batı’dan gelecek akınları göğüslüyordu. Bu yüzden, Batı sınır hayatını çok iyi bilen Hasan Paşa, bu valiliğe getirilmişti. Fakat getirilişinin üstünden pek bir şey geçmeden Almanlar, yanlarına Macarları da alarak 100.000 kişilik bir ordu ile Kanije üzerine yürüdüler. Yanlarında, 47 ağır top taşıyorlardı. Kanije’yi kuşattılar.
KALEDE NE YİYECEK NE DE BARUT VARDI
Tiryaki Hasan Paşa, gafil avlanmıştı. Kalede ne yeterli kadar yiyecek, ne de barut vardı. Almanlar, her gün kalelere bir iki bin gülle savuruyorlar, Hasan Paşa açılan gedikleri örüyor ve karşılık veriyordu. Kaledeki bütün asker 3000 kadardı. Kış bastırmıştı, İstanbul’dan yardım gelmesi olanaksızdı. Hasan Paşa’nın da kalede 100 kadar topu vardı ama, barutu çok azdı. Nitekim bir an geldi barut da tükendi.
Hasan Paşa kalede barut yapmanın çarelerini aramaya başladı. Buldu da… 5. bölüğün ağası Ahmet Ağa, barut yapmasını biliyordu. Gerekli maddeler bulundu ve barut yapımı başladı . Fakat bu da yetmedi. Çünkü bir süre sonra yiyecek de tükenecek ve kaledekiler aç kalacaklardı. Fakat Hasan Paşa, kurnazlık ediyor, geceleri kale dışına saldığı adamları ile ölülerin ceplerine mektuplar koyduruyor , bu mektuplarda güya büyük bir ordu ile Hasan Paşa’nın imdadına gelen sadrazama bilgi veriyordu. Düşmanın eline geçen bu mektuplar, kale dışındakilerin moralini bozdu, çünkü mektuplara göre, kalede bol yiyecek vardı ve bitmez tükenmez barutları ile yıllarca dayanabileceklerdi.
Yüz binlik ordunun başındaki Arşidük Ferdinand, kendi askerini heveslendirmek için, kalenin yakında düşeceğini söylüyor ve Hasan Paşa’nın kellesini getirene, Kırk köyünü bağışlayacağını ilân ettiriyordu. İçerdekiler başka sıkıntı içinde, dışardakiler, başka sıkıntı içindeydiler. Çünkü Almanlarla kuşatmaya katılmış bulunan Macarlar, Türklere karşı dövüşmek istemiyorlar, silahlarını gelişigüzel boşaltıyorlar ve Almanları çileden çıkarıyorlardı.
Yetmiş üç günlük kuşatmadan sonra, Hasan Paşa’nın dayanacak tarafı kalmadı. Çünkü yiyecek de bitiyor ve barut yapmak için malzeme bulamıyorlardı. Tiryaki Hasan Paşa, son oyununu hazırladı. Düşmana yakalattığı son mektubunda, sadrazamın çok yakınlara geldiğinden ötürü duyduğu memnuniyeti bildirdi. Arşidük, tedirgin günler geçirmeye başladı.
18 Kasım 1601 gecesi, Hasan Paşa bir baskın hareketi düzenledi. Birkaç bin kişiden ibaret kuvvetlerini, iyice hazırladı ve bir anda kale kapılarını açarak düşman üzerine saldırdı. Bir yandan da mehter takımı, gökleri dolduran davul sesleri ile cehennemi bir gürültü koparmıştı. Mehter seslerine, Allah Allah sesleri karışıyor, bu gürültü ile uykularından uyanan Almanlar, başta Arşidükleri olduğu halde, atlarına atlayıp kaçıyorlardı. Çünkü beklenen serdarıâzamın ordusunun yetiştiği mehterden belli idi!
Akıncı taburu Komutanı Kara Ömer Bey, bir avuç atlısı ile düşmanın peşine düştü. 18.000 kelle uçurulmuştu. Arşidükün karargâhı, olduğu gibi ele geçti. Tiryaki Hasan Paşa, Arşidük’ün çadırında altın ve gümüşten iki taht ve 12 kürsü buldu. Ordunun hazinesi ve mücevherlerini götürememişlerdi. Alman müttefik ordusu, bu savaşı 80.000 ölü ile kapattı. 47 top, 14.000 tüfek ele geçirilmişti. Artık Hasan Paşa’nın, yıllarca dayanacak malzemesi vardı.
HASAN PAŞA , ZEKASI VE ÇABUK KARAR VERMESİYLE TANINMIŞTI
Haber İstanbul’da padişaha ulaştığı zaman, III. Mehmet, son derece memnun oldu. "Tiryaki Hasan Paşa’ya mareşallik rütbesini vermekle kalmadı, mücevherli bir kılıçla, yine mücevherli 3 at takımı gönderdi ve savaşta yararlığı görülen Kara Ömer Beyi, tümgenerallik rütbesi ile, Beç Valiliği’ni verdi. Tiryaki Hasan Paşa, zekâsı , cesareti, keskin kavrayışı ve çabuk karar verme yeteneği ile tanınmış bir Türk komutanıdır. Bulunduğu bütün görevlerde bu hassalarını iyi kullanmış, yenilgi görmeden uzun yıllar yaşamıştır. Kanije’den sonra Bosna Valiliği’ne, oradan da Rumeli Valiliği’ne gönderildi. Celâli eşkıyalarından Canbulat’ın üstüne düzenlenen ordunun komutanlığına yine Hasan Paşa getirilmiş ve bu işi de başarı ile sonuçlandırmıştır.
Yeniden Budin Valiliği’ne tayin edildi. Bu görevi sırasında hayata gözlerini yumdu.