YENİ OSMANLILAR CEMİYETİ
Sultan Abdülaziz rejimine karşı olanlar tarafından İstanbul’da gizli olarak kurulan cemiyet.
Tahta çıktığında büyük ümitler beslenen Sultan Abdülaziz, gün geçtikçe kendisinden umutlu olanları hayal kırıklığına uğratıyordu. Memleket idaresinde gösterdiği yetersizlikler, artan dış borçlar, Girit ayaklanması ve Mısır meselesi halk arasında tedirginlik yaratıyordu. Böyle bir ortamda vücut bulan Yeni Osmanlılar Cemiyeti çeşitli kişilerle yapılan görüşme ve anlaşmalardan sonra Sağır Ahmed Bey’in yalısında son şeklini alarak çalışmaya başlamıştır (1865). Cemiyet üyelerinin Veliefendi Çayırı’nda yaptıkları bir toplantı, Suphi Paşazade Ayetullah tarafından ihbar edilmişse de Ahmed Midhat Efendi’nin ihtiyatlı davranışları sayesinde büyük zararlara uğranılmadan atlatılmıştır.
Cemiyetin amacı, memlekette anayasalı bir idare oluşmasını sağlamaktı. Cemiyetin fiilen çalışmaya başlaması, Mısırlı Prens Fazıl Mustafa Paşa’nın Paris’ten Sultan Abdülaziz’e gönderdiği bir arıza ile başlamıştır. Arızada meşrutiyetin ilanı padişahtan rica ediliyordu. Ariza Namık Kemal, Ebuzziya Tevfik ve Sadullah beyler tarafından Osmanlıca’ya çevrilerek Tasvir-i Efkar gazetesi mensuplarınca halka dağıtılmıştır.
Bu gelişmeler üzerine sadrazam Ali Paşa, Ziya Paşa’yı Kıbrıs mutasarrıflığına; Namık Kemal’i de Erzurum vali muavinliğine tayin ederek İstanbul’dan uzaklaştırmıştır. Ayrıca Muhbir gazetesi yazarı Ali Suavi Efendi’yi de Mısır meselesini kurcaladığı gerekçesiyle Kastamonu’ya sürmüştür.
Sultan Abdülaziz yönetimine karşı mücadele etmek için cemiyet mensuplarını Paris’e çağıran Fazıl Mustafa Paşa böylece Mısır hıdivliği meselesinden dolayı kızgın olduğu padişahtan intikamını alacaktı. Fransa’ya gitmek üzere İstanbul’dan gizlice bir gemiye binen cemiyet üyeleri şunlardı: Ziya Paşa, Namık Kemal, Ali Suavi, Kayalızade Reşad, Menapirzade Nuri, Çapanoğulları’ndan Agah, Sağır Ahmed Bey ve Mehmet Bey’dir. Paris’e geldiklerinde, Fazıl Mustafa Paşa tarafından aylık tahsisat bağlanarak çalışmaya başladılar. Ali Suavi’ye Muhbir gazetesini, Ziya Paşa ve Namık Kemal’e de Hürriyet gazetesini çıkarma görevi verildi. Bu gazeteler vasıtasıyla görüşlerini yaygınlaştırıyor ve yeni üyeler kazanıyorlardı.
Sultan Abdülaziz’in 1868 Fransa seyahatinde Fazıl Mustafa Paşa, padişahtan af dilemiş Ali ve Fuad paşalarla da barışarak İstanbul’a dönmüştür. Adliye ve maliye nazırlıklarına getirilen Mustafa Paşa, Paris’e çağırdığı insanları kaderleriyle başbaşa bırakmıştır. Sultan Abdülaziz’in tahttan indirilmesi üzerine cemiyet mensupları teker teker geri dönmeye başlamışlardır. Tahta çıkan yeni padişah V. Murad’ın bir süre sonra akıl hastası olduğu anlaşılınca Ahmet Midhat Paşa’ya meşrutiyet sözü veren veliaht Abdülhamid Efendi tahta çıkarıldı. Verdiği sözü tutan II. Abdülhamid 1876 Kanun-ı Esasi’sini ilan etti. Midhat Paşa’yı da sadarete getirdi. Fakat kısa süre sonra Ziya Paşa ve Namık Kemal beyleri İstanbul’dan uzaklaştırdığı gibi Midhat Paşa’yı da görevinden azletti; Avrupa’ya gönderdi. Bundan sonra Kanun-ı Esasi’yi yürürlükten kaldırarak mutlakiyet yönetimini kurdu. Bundan sonra cemiyet yeniden ismini duyurmaya başladı.
Ali Suavi Bey’in Çırağan olayı, Ali Şefkati Bey’in yayın organlarındaki yazıları Ahmed Rıza Bey’in çalışmaları bu başlık altında ele alınabilir. Bir süre sonra kurulan İttihad ve Terakki Cemiyeti’nin içerisinde eriyen Yeni Osmanlılar Cemiyeti bu tarihten sonraki çalışmalarını bu isim altında sürdürdüğünden devamı için İttihad ve Terakki maddesine bakılmalıdır.