Ans/A/ ALİ PAŞA (TEPEDELENLİ)

ALİ PAŞA (TEPEDELENLİ) (1774-1822)

Vezir.

Tepedelen mütesellimi Veli Paşa’nın oğludur. Küçük yaşta babasını kaybetmiş, gençliği de mücadeleler içinde geçmiştir. Önce Derbendler başbuğu Kurt Paşa’nın sonra da Delvine mutasarrıfı Kaplan Paşa’nın hizmetine girmiştir. Başarılarından dolayı 1878’de mirimiranlık rütbesiyle Delvine mutasarrıflığına sonra Derbendler başbuğluğuna, daha sonra da Yanya Sancağı’na atanmıştır. Osmanlılar ile Avusturya ve Rusya arasındaki savaşta yararlılık göstermiş, ancak başına buyruk hareketleri ve aşırı istekleri başbuğluktan azline sebep olmuştur.

Napoleon’un Mısır seferi sırasında, Campo Farmio barışı ile Fransızlara geçen Preveze ve Butrinto’yu geri alması üzerine III. Selim tarafından kendisine vezirlik verilmiştir. Bu sıralarda Rumeli’de türeyen dağlı eşkıya içinde Tepedelenli’ye bağlı Toskalar da bulunduğundan, bunları bastırmak için Babıali, Ali Paşa’yı Rumeli valiliğine ve Pazvantoğlu’na karşı gönderilecek kuvvetlerin ser-darlığına atamış (1802), fakat bir yıl sonra azledilmiştir. Bununla beraber oğlu Veli Paşa’nın Mora Eyaleti’ne ve kendisinin yeniden Derbentler başbuğluğuna atanması (1807) üzerine nüfuzu artmış, Babıali ile Rusya ve Napoleon arasındaki münasebetlerden faydalanarak birtakım yerler elde etmiş, Avlonya mutasarrıfı İbrahim Paşa’yı hapsederek, yerine kendi oğlu Muhtar Paşa’yı geçirmek suretiyle Toskalık’a tamamıyla hakim olmuştur. Böylece Arnavutluk’un geniş bir alanında hakimiyet sağladıktan sonra Fransızlarla İngilizlerden aldığı savaş malzemesi ile düzenli bir ordu kurarak bir hükümdar tavrını takınmıştır. Ali Paşa’nın bu aykırı hareketleri, Babıali’nin dikkatinden kaçmamakla beraber, Mora’daki Rumların ayaklanma ihtimalleri gözönünde tutularak Rumları şiddetli bir baskı altında bulunduran Ali Paşa’yı gücendirmekten kaçınılmıştır. Fakat zorbalığa karşı kesin bir tavır alan II. Mahmud, uygun bir fırsat kollamış, çok güvendiği Halet Efendi’-nin etkisiyle Ali Paşa’yı Derbendler başbuğluğundan, Veli Paşa’yı ise Tırhala Sancağı’ndan almış, başka yerlerdeki askerlerini geri çekmek şartıyla onu, Yanya’da bırakmıştır (1820). II. Mahmud, Ali Paşa’nın bu emre başeğmeyeceğini bildiğinden, yakın sancaklardan kuvvet toplayarak başlarına Hurşid Paşa’yı geçirmiştir. Tepedelenli bir yandan arizalar gönderip affını rica ederken, bir yandan da Yanya’yı savunma yönünden kuvvetlendirmeye ve Mora’da adalarda, Sırbistan’da hatta Eflak ve Boğdan’da ayaklanmalar çıkarmaya çalışmıştır. Bu durum karşısında Babıali, Tepedelenli’yi Yanya’daki görevinden de azlederek oğulları ile birlikte Tepedelen’de oturmasını kendisine bildirmiş, fakat bu emir de yerine getirilmediğinden, paşanın öldürülmesine ferman çıkmıştır. Bunun üzerine her taraftan sıkıştırılan Ali Paşa, sonunda birkaç kişilik kuvvet, bol cephane ve erzakla Hurşit Paşa’nın kuşattığı Yanya Kalesi’ne kapanarak kendini savunmaya başlamıştır. Bu sırada oğulları Veli, Muhtar ve Salih paşalarla Veli Paşa’nm oğlu Mehmed Paşa hükümete sığınmışlardır. Çok geçmeden bunların dördü de öldürülmüştür. Yanya’nın iki yıl süren kuşatılmasından sonra Tepedelenli, hayatına dokunulmamak şartı ile kaleyi teslim etmek zorunda kalmış, fakat Halet Efendi’nin kini yüzünden verilen söz tutulmayarak öldürülmüştür (24 Ocak 1822).

Öğrenimi olmamakla beraber zekası, kurnazlığı ve cesareti sayesinde hemen hemen bağımsız bir hükümdarlığa kadar yükselen Ali Paşa, amaçlarına varabilmek için her yola başvurmaktan çekinmemiş, bu yüzden kazandığı düşmanları, onun yıkılmasını kolaylaştırmıştır. Önce Rumlara göz açtırmadığı halde, sonraları Mora ayaklanmasının alevlenmesine çalışan Ali Paşa, Osmanlı İmparatorluğu’nun parçalanmasına sebep olanlardan biridir.