MALİKANE VERGİSİ
Yararlıkları görülen komutanlara, görevlilere, memurlara ve diğer emeği geçenlere, mülk gibi kullanmak üzere, kullanılma hakkı devredilen toprak veya çiftliklere malikane adı verilmiştir.
Bu sebeple Hazine’de vergi kayıtlı yerlerden malikane adıyla ayrılan vergiye, malikane vergisi denilmiştir.
Bu türlü yerlerin Hazinece vergi olarak yazılan kısmı verildikten sonra artanı malikane sahibine ait olurdu.
Osmanlılarda malikane usulü 1386’da I. Murad’ın Evranos Bey’e sancak verdiğinde görülmüştür. Bazı farklarla "Mukataa" adı altmda Avrupa’da ve diğer İslam ülkelerinde de uygulanırdı. Avrupa’daki kumandanlar hükümdarlardan aldıkları mülkü emrinde bulunan subay, asker veya askeri makamdan olan şahıslara dağıtırlardı. Hükümdarlar kumandanlara arazi verirken savaşta ve barışta kendisine sadık kalmalarını şart koşarlardı. İhanette bulunanların elindeki mülk, asker ise subayına, subay ise kumandanına geçerdi. Kumandana ait arazi ise hükümdarın olurdu. Beklenmeyen hallerde meydana gelen önemli para ihtiyacını karşılamak üzere bir takım tedbirler alınırdı. Devlet hazinesine ait gelir ile havass-ı hümayun arazisi gelirinin memurlan aracılığıyla tahsil edilmesi geleneğinin kaldırılarak bir veya birkaç yıllığına kullananlara verilmek ve ücretleri taraflar aracılığıyla alınmak usulü konuldu. Tımarlılara ait arazinin ürünü, kanunun kesinliğine rağmen, halk sahiplerine verilmeyip Hazine hesabına işletilmesi mukataa devrini açmıştır. Bu ikinci şekil daha genişleyerek bazı mukataaların ve bir bölüm gelir ve rüsumatın kayıtlı ücretlerinin birkaç yıllığı peşin olarak "Malikane" adıyla taliplerine satılmıştır.