DENİZ KORSANLIĞI
Osmanlı Devleti’nin temeli atıldıktan sonra bu beyliğin başlangıçta Marmara Denizi ile alakası ve Rumeli kıyılarında bazı mevkilerin işgali ve bu bölgelere yerleşmek arzusu sebebiyle küçük bir donanmaya sahip olduğu tabiidir. Ege Denizi ve Karadeniz kıyıları ve Akdeniz sahilindeki memleketler zapt edilince donanmaya olan ihtiyaç artmıştı. Osmanlılara komşu olan Bizans’ın, Karesi Beyliği’nin ve daha sonraları Osmanlı arazisine katılan Saruhan, Aydın ve Menteşe beyliklerinin ve Karadeniz kıyılarında Candaroğullarının donanmaya sahip oldukları görüldüğü için bu beylikleri işgal eden Osmanlıların bunların donanma ve tersanelerinden istifade etmeleri de tabii idi. Bundan dolayı Gazi Orhan Bey zamanından itibaren Osmanlı donanması tedrici suretle artmış ve Rumeli fütuhatında mühim kısımları işgal edilen Karesi Beyliği’nin donanmasından istifade edilmiştir. Bundan da Rumeli’ye sallarla geçildiği rivayetinin bir efsane olduğu anlaşılmaktadır.
İslam Türkleri Ege sahillerine yerleştikten sonra diğer Latin korsanları gibi Akdeniz’de korsanlığa başlamışlardı. Bunlar Akdeniz’de Venedik ve Cenevizlilerin ticaretlerini tehdit ve bundan başka adalardaki Latin prenslerinin hakimiyetleri için tehlike teşkil ediyorlardı.
Marino Sanudo’nun Eylül 1328 tarihli Eğriboz’dan aldığı bir mektupta sayıları artan Türk korsanlarına (Levendlerine) karşı bir çare bulunmazsa Eğriboz ile Akdeniz adalarının elden çıkacağı bildirilmişti. Çelebi Sultan Mehmed’in, Gelibolu deniz savaşında (29 Mayıs 1416) yenilmesinden sonra Venediklilerle yaptığı bir antlaşmada Adalar Denizi’nde ve Çanakkale Boğazı’nda geliş gidişe engel olacak korsanlara (Türk Levendlerine) düşman gemisi muamelesi yapmaları hususunu kabul ediyordu. Osmanlılar daha sonraki deniz faaliyetlerinde bu Türk korsanlarından istifade etmişlerdir. Bunlardan biri de Kemal Reis’ti.
Kemal Reis gençliğinde Eğriboz Sancak Beyi’nin küçük filosunun komutanıydı. Bundan sonra 3 gemiyle korsanlığa başladı. Bu gemilerden birini Kara Hasan, ötekini de Burak Reis kullanıyorlardı; o sıralarda bir çocuk olan yeğeni Piri Reis de kendisiyle beraber denizleri dolaşıyordu. Üsleri, Cerbe Adası’ydı. Kemal Reis, emrindeki Türk korsanlarıyla Endülüs sularına kadar akınlar yapmıştı.
Kemal Reis 1478’de Granada’nın düşmesi ve İspanya’da Müslüman devletlerin ortadan kalkmasına kadar Endülüs sularında akınlar yapmış ve 1492 yılına kadar buradaki Müslümanlara elinden gelen yardımlarda bulunmuştur. Bu sıralarda Kemal Reis, Kuzey Afrika’daki Müslüman şeyhleriyle de anlaşmalar yapmış, karada üsler kurmuş, bu kıyılardan elde ettiği leventleri yetiştirerek, gemileri donatarak o zamana kadar, başıboş olan korsanlığı organize etmiş, düzenli, kendine has temelleri olan bir çeşit askerlik sanatı ve deniz gerillacılığı haline getirmiştir.
İshak, Oruç, Hızır ve İlyas dört ünlü korsandır. Oruç, Trablus, Şam ve İskenderiye’ye, Hızır, Selanik, Serez, Eğriboz çevresinde sefer yapıyorlardı. İlyas da çocukluğundan beri ağabeyleriyle beraber dolaşıyordu.