SULTAN ORHAN ( 1281-1362)
Osmanlı Devleti’nin ikinci hükümdarı… Osmanlı devlet çekirdeğinin patlayıp imparatorluk haline dönüşmesinde büyük hissesi olan devlet adamı… Askerlikte, idarede ve toplumda ilk düzenlemeleri yaparak tarihe bir imparatorluk kazandıran Türk…
Bâlâ Hatun’un oğludur. 1281 yılında doğdu. Daha babasının sağlığında askerlik ve devlet işleriyle yakından ilgilenen Orhan Bey, babasının ölümü üzerine beyliği eline aldı, Bursa’nın fethini tamamladı. Bunun ardından Kandıra, Aydos, Şamandıra ve İzmit Körfezi çevresini, bir bir ele geçirdi. Babasının can yoldaşları ve ideal arkadaşları Akçakoca ve Karamürsel genç hükümdarı her bakımdan destekliyorlardı.
1327 yılı önemli olaylarla doluydu, İlhanlıların Anadolu Valisi Timurtaş Bey’in Mısır’a kaçması ve orada idam edilmesi üzerine, Anadolu’da İlhanlı baskısı kalkmıştı. Bundan yararlanan Orhan Bey İznik’i kuşattı. İznik’in yardımına koşmak isteyen Bizans imparatoru III. Andronikos, büyük bir ordunun başında Anadolu’ya geçti. Bu ilk Bizans-Osmanlı karşılaşması Orhan Bey’in zaferi ile sonuçlanmıştır.(1329) İznik, Osmanlı Beyliği’nin merkezi oldu (1330). Bunu Ulubat, Mihaliç, Kirmasti zaferleri izledi. Böylece, Osmanlı Beyliği, Karesioğulları Beyliği ile komşu olmuştu. Orhan Bey, Karesi Beyliği’nin kargaşalığından yararlandı ve kısa bir zamanda Balıkesir, Manyas, Kapıdağı ve Edincik’i kendi topraklarına kattı. Karesi Beyliği’nin ileri gelen komutanlarından Hacı llbey, Evranos Bey, Ece Halil Bey ve Gazi Fazıl gibi önemli komutanları da Osmanlı hizmetine geçtiler.
İMPARATORLA BERABER BİZANS TAHTINA OTURDU
Bizans İmparatoru III. Andronikos’un ölümü Bizans’ı karıştırmış, ileri gelenlerin birbirine düşmesine sebep olmuştu. Orhan Bey durumu dikkatle izlemekte idi. Kantekuzenos’un vasiliğini tanıyanlar, kendilerine karşı mücadele edenleri alt etmek maksadı ile Orhan Bey’den yardım istediler (1341). Orhan Bey kuvvet gönderdi, Kantakuzen de İstanbul’a girip imparatorla beraber hüküm sürmek üzere Bizans tahtına oturdu. Orhan Bey, Kantakuzen’in kızı Theodora ile evlendi. Bizans’ın korunması için Süleyman Pasa emrinde bir kuvvet ayırdı (1349). Bu kuvvetler, Sırp Kralı Stefan Duşan’ın kuşatmasında bulunan Selâ-nik’i kurtardılar. 1351 ‘de Türk kuvveleri bir kere daha Rumeli’ye geçti ve Edirne’de kuşatılmış olan Kantakuzen’in oğlu Meteos’u kurtardı. Daha sonra Dimetoka’da Sırp-Bulgar ordusunu yendiler. Kantakuzen bu yardımlara karşılık Orhan Bey’e Çimbe kalesini verdi. Böylece Osmanlılar Rumeli’de bir harekât üssüne sahip oldular.
DEVLET BÜYÜKLERİ İLE İSTİŞAREYE ÖNEM VERİYORDU
Sıra Rumeli yakasına atlamaya ve buraları Osmanlı topraklarına katmaya gelmişti. Önce Gelibolu’yu alıp Tekirdağ ve Bolayır’a kadar bütün Marmara kıyılarını ele geçirdiler. Ele geçirilen topraklara Türkler yerleştiriliyor, orada yaşayan ahali de Anadolu’ya aktarılıyordu.
Bu dönemde devlet teşkilâtı geliştirildi. Divan teşkilâtı meydana getirildi. Devlet adamı ve askerlerin kıyafeti tayin edildi. Tımar teşkilâtı ile Osmanlı’nın ilk daimi ordusu olan yaya ve müsellem teşkilâtı kuruldu. Orhan Bey, babası Osman Bey döneminde yürütüldüğü gibi, devlet büyükleri ile istişare işlerine önem veriyordu. Karar, bey iradesine bağlı olmakla birlikte istişare, Osmanlı mülkünde böylece gelenek olmuştu. Orhan Bey’in, Sadrazam Çandarlı Mevlâna Kara Halil, Şehzade Süleyman Paşa ve Şehzade Murat Bey’den kurulu bir istişare heyeti vardı. Bu heyetin müzakerelerine alpler de katılırlardı. Bu kurulun aldığı ilk kararlar arasında şunlar vardı:
1— Hükümdar adına hutbe okutup para bastırmak.
2— Devlet adamlarına ve askere bir örnek kıyafet seçmek.
3— Arazinin askerî, mülkî ve malî noktalardan taksim edilip vergilendirilmesini sağlamak.
"İmamet hakkı hükümdara aittir" kuralı konularak, Osman Gazi adına "Emîr" unvanı ile hutbe okutuldu. Orhan Gazi adına da camilerde hutbe okunmasına başlandı. Orhan Bey’in beyliğinde hâlâ Selçuk parası kullanılmakta idi. Devletin bağımsızlığına bir belge sayılan para basılması Bursa’da olmuştur. İlk gümüş ve altın paralar Bursa’da basılmış bu paralara Akçe-i Osmanî denip, bir tarafına kelime-i şahadet, diğer tarafına "Orhan Halledallahül-mülke" yazıldı. Kazaskerlik makamı tesis edilip bu makama Mavlânâ Çandarlı Halil getirildi.
ÖLDÜĞÜNDE, TEMELLERİ SAĞLAM BİR DEVLET BIRAKMIŞTI
Devlet teşkilâtı kurulurken, bir yandan Oğuz töresi, bir yandan Selçuklu devlet nizamı, bir yandan da İslâmî kurallara dikkat edilmiştir. Bazı tarihçiler, Osmanlı devlet yapısı ve toplum düzenlemelerinin Bizans’tan alındığını iddia ederlerse de, bu iddiaların hiçbir temeli olmadığı bilimsel araştırmalarla ortaya çıkarılmıştır. Osmanlı devlet kuruluşunda daha çok Oğuz törelerinin ağırlık kazandığı anlaşılıyor.
Orhan Bey, 1362’de hayata gözlerini yumduğu zaman, ardında temelleri sağlam atılmış bir devlet bırakmıştı. Türbesi Bursa’dadır. Babası Osman Bey ile yanyana yatmaktadırlar.
Osman ve Orhan beyler dönemi Osmanlı uygarlığının çekirdek dönemidir. Mimaride, edebiyatta ilk eserlerini vermeye başlamıştır. Bursa’daki Alaaddin Bey Mescidi, .Ahi Hasan Mescidi, Çoban Bey Mescidi gibi mütevazi yapılardan başka Orhan Camii ve Külliyesi gibi önemli mimarî eserler de bu dönemde ortaya çıkmıştır. Özellikle Orhan Camii’nin mimarisinde, Selçukîlerden ayrı bir üslûp kullanılmış ve yapıya büyük bir sadelik hâkim olmuştur. Sonradan maalesef yıkılmış olan bu eserin yerine yapılmış olan bugünkü cami, bu vasıfları göstermez.