BURSALI TAHİR BEY ( 1861-1925 )
Bursalı Tahir Bey, bir asker mütefekkirdir. Mesleği olan askerliğin yanısıra okuma ve öğrenme aşkını sürdürmüş, birbirinden değerli tarih ve bibliyografik eser bırakmıştır. "Vaktim yok, mesleğim elverişli değil, o yüzden entellektüel çalışmaları sürdüremiyorum" diyenleri yalanlayan bir sade hayat…
Bursalı Tahir Bey, 23 Kasım 1861’de Bursa’da, Yerkapı Mahallesi’nde doğdu. Sultan Abdülmecit zamanının komutanlarından Mirliva Tahir Paşa’nın torunudur. Babası Rıfat Bey, Plevne Savaşları sırasında orduya gönüllü yazılmış ve bu savaşlardan geri dönmemiş bir şehittir.
ŞEYH MEHMET NUR-UL ARABİ BURSALI TAHİR BEY’İ KENDİ MELAMETINE ALDI
İlk öğrenimini, evlerinin hemen karşısındaki Taş Mektep’te bitirdi. Mülkiye Rüşdiyesi’ni 1875’de birincilikle bitirmiştir. Sonra Bursa Askerî İdadisi’ne girdi. Bu okulu da birincilikle bitirerek Harp Okulu’na geçti. Tahir Bey, Harp .Okulu’nun da birincisidir. O okullarda, birinciliği kimseye kaptırmamış, çalışkan bir öğrenci idi. Bütün hayatı da bu çalışkanlık fırtınası içinde geçmiştir.
Tahir Bey, Harp Okulu öğrencisi iken, tasavvufa merak saldı. Daha çocuk yaşlarında iken tekkelere girenleri merakla seyreder, zikir seslerini merakla dinlerdi. İstanbul’da bir yandan okuluna devam ediyor, bir yandan da cuma günleri tekkelere gidiyordu. Bunlardan, Hariri Zade Kemaleddin Efendi’ye mürit oldu. Bu şeyhin aracılığı ile, daha sonraları görevle Makedonya’da bulunduğu sıralar, Usturumca’da oturan Şeyh Mehmet Nur-ul-Arabi ile tanıştı ve Melâmi olan bu şeyh, Bursalı Tahir Beyi de kendi melâmetine aldı.
1881 yılında Harp Okulu’nu teğmen olarak bitiren Tahir Bey, Manastır Askerî Rüştiyesi coğrafya öğretmenliğine tayin edilmiştir. Bu görevde 1890’da yüzbaşı olana kadar kalmış ve 1890’da yüzbaşı olunca, yine aynı öğretmenliği bu sefer Üsküp Askerî Rüştiyesi’nde sürdürmüştür.
1896’da Manastır Askerî Rüştiyesi’ne müdür oldu. Rütbesi kolağasına yükseldi. İşte bu sırada Atatürk’e bir süre öğretmenlik ve müdürlük yapmıştır. Daha sonra, Atatürk’ün kuracağı gizli cemiyete girmesinin sebebi, burada birbirlerine karşı duydukları sevgi ve güvendir.
1906’da Mustafa Kemal, Suriye’de birkaç arkadaşı ile kurduğu "Vatan ve Hürriyet" adlı gizli cemiyeti geliştirmek için Selanik’e gizlice geçince, orada eski müdürü, hocası Bursalı Tahir Bey’i bulmuş ve heyecanla yaşadığı düşüncesini kendisine açmıştır. Bursalı Tahir Bey, öğrencisinin fikirlerine hemen katıldı ve derneğe yazıldı. Bilindiği gibi bu dernek, bir yıl kadar yaşayacak, daha sonra, merkezi Paris’te olan "İttihat ve Terakki" cemiyetine katılacaktır. Nitekim Bursalı Tahir Beyde böylece İttihat ve Terakki fırkasının ileri gelenleri arasına katılmıştır.
BURSA’DAN MİLLETVEKİLİ SEÇİLİP MECLİS-İ MEBUSAN’A GİRDİ
Tahir Bey’in bu çalışmaları gizli kalmadı ve bir ihbar, Tahir Bey’i güç duruma soktu. Fizan’a sürülmesi kararı çıkmıştı. O yıllarda "Fizan", gidenin dönmediği bir menfa idi. Tahir Bey’in oraya gitmesi demek, mahvolması, yok olması demekti. Bu sırada Bursa Askerî Lisesi’nden bir arkadaşının yardımı ile Fizan’a sürülmekten kurtulmuştur. Bu arkadaşı, İstanbul’da sarayda, Padişah’ın Has Anbarlarının imrahoru Faik Paşa idi. Faik Paşa araya girdi, iltimas etti, rica etti. Bursalı Tahir Bey’in Fizan sürgününü, Manisa’nın Alaşehir kazasında Redif Taburu Komutanlığı’na çevirmeye muvaffak oldu.
1908 devriminden sonra Tahir Bey, Bursa’dan milletvekili seçilip Meclis-i Mebusan’a girmişse de, politikadan hoşlanmıyordu. İttihat ve Terakki fırkasının politikasını da eleştirmekte idi. Bu yüzden, bir daha seçimlere katılmadı. Tekrar mesleğine döndü. Birkaç askerî görevde bulunduktan sonra emekli olarak kendisini fikir çalışmalarına verdi.
TAHİR BEY’İN BİRBİRİNDEN DEĞERLİ TOPLAM 16 ESERİ BULUNUYOR
Bursalı Tahir Bey’in en önemli eseri, "Osmanlı Müellifleri “dir. Osmanlı Devleti’nin ilk günlerinden, eserin yazıldığı tarihe, yani 1914’e kadar gelen ve mesleklerinde eser yazmış olan Türk mutasavvıflarının, din bilginlerinin, şair ve ediplerin, tarihçilerin, coğrafyacıların,hekimlerin, matematikçilerinin kısa biyografileri ile, eserlerinin adlarını ve elyazması olanları, hangi kitaplıklardan hangi numara ile bulunduğunu gösteren bu değerli eser, günümüzde de, konusunda tek sağlam kaynaktır. İnsanüstü bir çalışmanın eseridir. Bir insan, bütün hayatını bu tek esere ayırsa, ancak üstesinden gelebilir. Böyle olduğu halde ve Tahir Bey’in ayrıca bir mesleği bulunduğu halde, başka eserler de vermiştir. "Delilü’t-Te-fasil" tefsirleri kılavuzu, Muhittin-i Arabi’nin biyografisi "İslamiyet Gözünde Fukaralık", "Osmanlı Mısra ve Beyitlerinden Seçmeler", "Türklerin Bilim ve Fenne Hizmeti", 12 bilgin ve Türk büyüğünün biyografisi bunlar arasındadır.
Ayrıca Hacı Bayram Veli üzerinde en sağlıklı bilgileri, yine Tahir Bey’in bu isimdeki kitabında bulmak mümkündür. Osmanlı tarihçilerinden Ali ve Katip Celebi’nin biyografileri, değerli kaynaklardır.
Bursalı Tahir Bey, birbirinden değerli 16 eser bırakmış ve 1925’de hayata gözlerini yummuştur.