TANZİMAT FERMANI (3 KASIM 1839)
Osmanlı Devleti’ne yeni bir düzen vermek için, Abdülmecid tarafından tasdik edilerek Mustafa Reşid Paşa tarafından ilan olunan ferman.
Bu ferman Osmanlı tarihinde bir döneme adını vermiştir. Bu dönem bazı tarihçilere göre I. Meşrutiyet’in (1876), bazılarına göre de II. Meşrutiyet’in (1908) ilanı ile son bulur. Tanzimat, Osmanlı Devleti’nde meşruti bir idarenin kurulmasına, İslam-Hıristiyan alemlerinin birbirine yaklaşmasına zemin hazırlayan bir kültür ve ıslahat hareketidir.
Tanzimat’ın sebepleri:
Osmanlı İmparatorluğu, kanun ve nizamların bozulmadığı, kültür ve medeniyet seviyesi bakımından Avrupa’dan üstün ve aynı seviyede bulunduğu devirlerde bir ıslahat teşebbüsüne ihtiyaç duymamıştı. Fakat XVI. yüzyılın ikinci yarısından sonra devletin kanun ve nizamları bozulmaya başladı. Bu devirde devletin ıslahata muhtaç olduğu kendini gösterdi. İlk ıslahat hareketleri Köprülüler devrinde başladı ise de başarılı olamadı.
Osmanlı Devleti XVIII. yüzyıla büyük karışıklıklar içinde girdi. III. Ahmed devrinde bu karışıklıkları yok etmek için yeni bir dönem başladı. Lale Devri adı verilen bu dönem, ıslahattan çok safahata dönüştüğü için 1730’da Patrona Halil isyanı ile kapatıldı.
XVIII. yüzyıldan itibaren Osmanlı ülkesinde geniş ölçüde Katolik ve Ortodoks propagandası başladı. Fransa 1740’da Katoliklerin, Rusya 1774’te Ortodoksların himaye hakkını elde etti.
III. Selim devrine kadar yapılan ıslahat daha çok askeri sahaya yönelikti. XVIII. yüzyılın sonlarında Osmanlı müesseseleri tamamen bozuldu. III. Selim Nizam-ı Cedid adını verdiği ıslahat programı ile Avrupa’nın ilim ve tekniğinden mümkün olduğu kadar faydalanmak istedi. Ancak bunlar için kafi hazırlık yapılmamıştı. Ayrıca 1807’deki Kabakçı Mustafa isyanı Nizam-ı Cedid’le ilgili her şeyi mahvetti.
II. Mahmud Anadolu’da nüfuz kazanmış ayanlarla Sened-i İttifak (1808) denilen mukaveleyi imzaladı. Sened-i İttifak ilk defa padişahın mutlak selahiyetini tahdid eden bir vesika olarak dikkati çekmektedir. Ancak Kasım 1808’deki isyan Sened-i İttifak’ı tamamen hükümsüz hale getirdi.
Avrupa’nın siyasi haritasını çizen Viyana Kongresi’ne (1814/1815) Osmanlı Devleti katılmadı. Osmanlı’nın Avrupa’dan çıkarılmasını ve yok edilmesini amaçlayan kongreden sonra Şark Meselesi ortaya çıktı. Şark Meselesi ile devletin dış münasebetleri de tehlikeye girdi.
1822’de bağımsız Yunan Devleti’nin kurulduğu ilan edildi. Mora isyanı daha da şiddetlendi. II. Mahmud Mora isyanının bastırılması için Mısır valisi Mehmed Ali Paşa’dan yardım istedi. Bu sırada II. Mahmud devrinin en önemli olayı gerçekleşti ve Yeniçeri Ocağı tarihe karıştı (1826). Yerine Asakir-i Mansure-i Muhammediyye teşkilatı kuruldu. Aynı dönemde dışarıdan büyük bir darbe oldu. Londra Antlaşması ile (1827) Yunanistan’ın bağımsızlığı tanındı. Aynı sene Navarin faciası oldu.
1828’de Rusya’nın Osmanlı Devleti’ne savaş açması ve ardından 1829 Edirne Antlaşması askeri ıslahatları engelledi. Edirne Antlaşması’ndan sonra Bulgar meselesi başladı. İngiltere, Rusya ve Fransa’nın Osmanlı Devleti’ni Mora, Eflak-Boğdan ve Sırbistan’daki Müslümanları ve Türkleri mecburi göçe zorlaması yolundaki baskıları, Balkanlardaki Hıristiyan ve Müslüman halk arasındaki anlaşmazlığın artmasına ve asayişin bozulmasına sebep oldu.
Edirne Antlaşması’ndan sonra Mısır meselesi devletlerarası bir dava haline getirildi. Mehmed Ali Paşa kuvvetleri 1832’de Konya’ya kadar geldi. Bunun üzerine Osmanlı Devleti Batı’dan yardım istedi ise de bir karşılık bulamayınca Rusya’dan yardım istemek zorunda kaldı. 1833 Şubatında bir Rus filosu İstanbul’a geldi. Bu durumun kendi aleyhlerine olabilecek sonuçlarını düşünen Avusturya, İngiltere ve Fransa padişah ile Mısır valisini barıştırıp, Kütahya Antlaşması’nı imzalattılar (Mayıs 1833).
II. Mahmud döneminde Avrupa ilim ve tekniğini benimseyen yeni bir neslin yetişmesi ve devlet idaresine geçmesiyle ıslahat hareketi, yeni bir kuvvet kazandı. Bu akımın temsilcisi Mustafa Reşid Paşa’dır. Paris elçiliğinde bulunan Mustafa Reşid Paşa’nın oradan gönderdiği raporlar padişah üzerinde tesirli olmuştur. II. Mahmud iç ve dış siyasette Mustafa Reşid Paşa’nın başarılı bir yol takip edeceğini düşünerek 1837’de onu Hariciye nazırı yaptı. II. Mahmud Osmanlı halkı arasında din ve mezhep ayrılıklarının kalkmasına taraftardı. Esasen Avrupa devletlerinin üzerinde ehemmiyetle durdukları mesele, gayr-ı müslim halkın idare ve amme hukukunda Müslüman halk ile eşit haklara sahip olmaları idi. Yapılan ıslahattan sonra Tanzimat’ın ilan edilmesi düşünülmüşse de Akif Paşa’nın muhalefeti üzerine, ilan keyfiyeti bir müddet geri bırakılmıştır. II. Mahmud 1839’da Mustafa Reşid Paşa’yı İngiltere’ye elçi olarak gönderdi. Haziran 1839’da II. Mahmud Nizip mağlubiyetinin arefesinde öldü ve yerine oğlu Abdülmecid geçti.
Ağustos 1839’da Mustafa Reşid Paşa İstanbul’a döndü ve uzun zamandır üzerinde çalıştığı fermanı hazırladı. Dört ay kadar bir hazırlık yaptıktan sonra genç padişahı fermanın ilan edilmesi için ikna etti.
Tanzimat Fermanı’nın ilanı:
Ferman (26 Şaban 1255) 3 Kasım 1839 Pazar günü yapılan büyük bir merasim ile ilan olundu. Topkapı Sarayı’nın müştemilatından olan Gülhane Köşkü önünde yapılan merasimi padişah köşkten izlemiştir. Mustafa Reşid Paşa hatt-ı hümayunu bizzat okudu. Osmanlı tarihinde yeni bir devir açan bu ferman okunduğu yere nispetle Gülhane Fermanı ve diğer bir adı ile de Tanzimat-ı Hayriye Fermanı adını aldı. Bu törene sadrazam, şeyhülislam, bütün saray erkanı ve devlet ricali, ulema, esnaf temsilcileri, Rum ve Ermeni Patrikleri, Hamambaşı, İstanbul’da bulunan yabancı devlet elçileri ve konsolosları katıldılar.
Fermanın ilanı İstanbul’da bazı zümrelerin memnuniyetsizliğine rağmen geçici de olsa bir bayram havası yarattı. Avrupa’da ise olumlu karşılandı.
Fermanın aslı Başbakanlık Osmanlı Arşivi Dairesi’nde Meclis-i Mahsus İradeleri, No. 24’de bulunmaktadır. Sureti de yine aynı dairede Tanzimat Defterlerinin 1. sinde yazılıdır. Yayınları Takvim-i Vekayi’nin 1255 tarih ve 187 sayılı nüshasında ve Düstûr I. Tertib, C.I, S.4-7, Matbaa-i Amire 1289’dadır.
Ferman ayrıca Fransızca’ya çevrilerek dost devlet elçilerine resmen tebliğ edildi. Elçiler ayrı ayrı cevap verdiler. Cevapların asılları Topkapı Sarayı Arşivi’nde saklanmaktadır.
Tanzimat Fermanı, devletin modernleştirilmesini amaçlayan ilk reform fermanıdır. Bu fermanla, devletin dayandığı askeri-teokratik düzen sarsılmıştır.
Tanzimat Fermam, bir irade-i seniyyedir. Devrine göre oldukça basit bir üslup ve mümkün olduğu kadar sade bir lisanla yazılmıştır. Bu sebeple fermanın filolojik bir özelliği yoktur. Fermanla çizilen hukuki program, sistemsiz ve tertipsizdir. Ceza usulü, vergi, askerlik hususları sırasız bir şekilde verilmiştir. Bu şekli noksan, fermandaki, hükümlerin hukuki muhtevasını zedeleyerek onları bir takım temenni ve nasihatler haline getirmiştir. Ayrıca Fermanın halkı bir maksat etrafında toplayabilecek inkılap hareketinden mahrum oluşu, yapılması gerekli olan ıslahat hareketlerini başarısız hale getirmiştir.