REİSÜLKÜTTAB
Osmanlı Devleti’nde dışişleri ve yazışma ile ilgili görevlilerin amiri.
Dışişleri ile bizzat padişah ve Divan-ı Hümayun meşgul olurdu. Dışişlerinin daha çok teknik tarafı, 1453’ten 1650’ye kadar Nişancı’ya, bu tarihten sonra da reisülküttaba aittir. 1650’ye kadar reisülküttab, dışişleri genel sekreteri veya müsteşarı yerindeydi. 1650’den sonra Beylikçi denen yüksek görevli, dışişleri genel sekreteridir. 120 katip ve görevliden oluşan bir büro, beylikçinin emrindeydi. Ayrıca yabancı dil için pek çok tercümanlar kullanılırdı.
1836’da reisülküttaba "Hariciye nazırı" dendi ve modern Hariciye nezareti kuruldu.
Reisülküttab Divan-ı Hümayun üyesi idi. 1453’ten evvel reisülküttab, Divan katiplerinin başı idi. Sonra önemi arttı. Yazışmalar daha çok yabancı devletlerle olduğu için reisülküttab dışişleri konularında ihtisaslaştı. Hatta, reisülküttab, devletin aktif dış siyasetinin başlıca mercii haline geldi.
Reisülküttab, kalemiye veya mülkiye denen sivil sınıftan yetişirdi. Bu sınıf,askeriyye sınıfı gibi saray okullarından ve ilmiyye sınıfı gibi medreseden değil, kalemlerden yetişirdi. İlkokulu bitiren çok kabiliyetli gençler, bakanlık kalemlerinde stajyer olarak, başlangıçta maaşsız çalışırlardı. Ayak hizmetlerinden başlayıp, istidatlarına göre, yükselirlerdi. Bu arada Babıali’nin çeşitli hocalarından çeşitli dersler görürler, mutlaka iyi Arapça ve Farsça öğrenirlerdi. Riyaset-i küttab bürolarında çalışanlar yükselerek Amedi-i Divan-Hümayun, sonra Beylikçi-i Divan-ı Hümayun, nihayet reisülküttab olurlardı. Reisülküttab olanlar içinde sadarete yükselenler az değildir. Reisülküttablara genellikle vezirden bir önceki rütbe verilirdi, vezir payesi ve paşa unvanı ile bu görevi yapanlar çok azdır.
Reisülküttablar içinde çok değerli bilginler, yazarlar, şairler, hatta bestekarlar çıkmıştır. Son reisülküttab ve ilk Hariciye nazırı, Akif Paşa’dır.