Ans/o/ ÖŞR (ÖŞÜR)

ÖŞR (ÖŞÜR)

Arapça onda bir demek olan öşr, hububattan alınan vergi anlamında kullanılmıştır.

Şer’i hükümlere dayanılarak hububattan onda bir vergi alındığı için bu tabir meydana gelmiştir. Tanzimat’tan sonra hububattan alınan vergi sekizde bire çıkarılmıştır. Öşrün çoğulu Aşar da bu anlamda kullanılmıştır.

Şer’i hükümlere göre arazi iki kısma ayrılırdı:

1-Arazi-i Öşriye

2-Arazi-i Haraciye

Fethedilen toprakların fethedenlere dağıtılması ya da fethedilen bölgenin halkının İslam olması halinde bölgenin halka bırakılması durumunda arazi, arazi-i öşriye; fethedilen toprakların dağıtılmayıp, bölgedeki Hıristiyan halka bırakılması halinde arazi, arazi-i haraciye kabul edilirdi. Arazi-i öşriyeden alınan vergiye öşr arazi-i haraciyeden alınan vergiye haraç adı verilirdi. Arazi-i öşriye duruma göre onda ve yirmide bir olmak üzere ikiye ayrılırdı.

Tımar usulü geçerli olduğu zamanlarda tımar sahipleri bulundukları topraklardaki öşrü devlet adına kendileri alırlardı. Bu gelir ile savaşa katılmak üzere asker beslerlerdi. Tımar usulü kaldırıldıktan sonra aşar, iltizam adı ile devlet tarafından alınmaya başlandı. Devlet bu vergiyi mültezimlere müzayede usulü ile verirlerdi. Mültezimler de verginin toplanması işini ikinci bir kişiye devredebilirdi. Bu ikinci kişiler daha fazla kar elde edebilmek için halka çeşitli eziyetler yapmaya başladılar.

Bir süre tahmis usulü denendi. Beş senelik öşür bedeli birleştirilip elde edilen yekun beşe taksim edilmek suretiyle halktan alındı. Ancak aşar mahsulata göre verildiğinden halk kıtlık yıllarında öşrünü vermekte zorluk çekti.

Diğer İslam devletlerinde olduğu gibi Osmanlılar da hububattan öşür almayı devletin yıkılışına kadar devam ettirdiler.

Cumhuriyet devrinde 17 Şubat 1925 tarihli bir kanunla Aşar usulü kaldırıldı.