MUHASSIL
Arapça "derleyen, toplayan, elde eden" anlamında bir sözdür.
Genel olarak vergileri tahsil eden memur karşılığı olarak kullanılmıştır. Osmanlı Devleti’nde muhassıl unvanı ve yetkileri zaman zaman değişmiştir. Devlet genişleyip bir imparatorluk halini aldığı vakit, salyane ve mukataa usullerine göre gelirleri toplanan Şam, Bağdad, Trablus-Şam, Sayda gibi eyaletlere gönderilen tahsil memurları Muhassıl-ı Emval unvanı altında bu görevi yapmakta idiler. İran ve Avusturya savaşlarının sebep olduğu para açığı sonunda XVII. yüzyılın başından itibaren tımar ve zeametlerin tadil edilerek malikane haline konması üzerine Anadolu’da Aydın, Saruhan, Hudavendiğar, Karasi, Haleb, Musul; Rumeli’de Mora, Sakız, Sisam, daha sonra da Girid ve Taşoz gibi sancakların gelirlerini toplamakla görevli memurlar muhassıl unvanını taşıdıkları kadar, bu sancakların da yönetiminden sorumlu tutuldular. XVIII. yüzyılda Mora ve Aydın sancaklarına gönderilen mazul sadrazamlar, vezirler, bilhassa bu unvan ve yetkililerle görev yapmışlardı. Bunun içindir ki bu yüzyılda muhassıl unvanı valilik ile eş anlamda bir ad olmuştur.
1839’da Tanzimat’tan sonra ise, vilayet, sancak ve kazalarda devletin gelir ve giderlerinden sorumlu memurlar muhassıl unvanını taşımışlardır. Derbentler Nezareti lağvedildikten sonra ona ait işler de muhassıllar tarafından yürütülmüştür.
Muhassıllar, sorumlu oldukları bölgelerden toplanacak vergileri
halkın mali güç, imkan ve sahip oldukları emlake göre vergilendirirlerdi.