MEHTERHANE
Osmanlı İmparatorluğu’nda bandonun kabulünden önce, onun yerini tutan müzisyenler takımına verilen addır.
Padişahlara ait olanlara "Mehterhane-i Hakani" veya "Mehterhane-i Hümayun" denilirdi. Mehterhane önceleri sayıları belli aletlerden meydana gelmiş iken zamanla gelişmiş, büyümüş ve yalnız saraya, orduya ait olmaktan çıkmıştır. Birara her vezir dairesinde bir mehterhane bulundurulması adet oldu.
Mehterhaneler Fatih döneminden sonra sekiz zilzen ile bir zilzen başından, sekiz nakkarezenle bir nakkarezen başıdan, sekiz boruzenle bir boruzen başından, sekiz tablzenle, tablzenbaşı ve maiyetinde dokuz çavuş bulunan iç oğlan başından oluşurdu. Bunlar ellerinde "Çevkan" denilen ucu çatal bir değnek tutarlardı. Bu türlü mehterhanelere dokuz kat adı verilirdi. Bir mehterhane takımı altmış dört kişiden meydana gelirdi.
Her ikindi vakti başlarında bulunan iç oğlan başçavuşunun "Vakt-iSurur ve Safa mehterbaşı hey hey!" şeklinde bağırmasıyla mehterbaşı elinde zurna olduğu halde bandoya önder (pişrev) olarak vezirin, Yeniçeri Ağası dairesinde ise ağanın oturduğu arz odasının önüne gelir, yerlere kadar eğilerek selam verirdi. Bu sırada evvelce bağırmış olan başçavuş, "Esbab-ı hacat ve arzuhal sahipleri var mı?" diye bağırır, arzuhal sunmak isteyenlerin arzuhallerini alıp vezir veya Yeniçeri Ağasına verirdi. Bu tören bitince, bir daire oluşturularak çalmaya başlardı. Borazan, davul, zurna, zil çalanlar ayakta durur, nakkarezenler yerde bağdaş kurup otururlardı. Mehter başı da dairenin ortasında durur onları idare ederdi. Müzik çalınırken ellerinde çevkan tutan çavuşlar, çevkanları sağa-sola, aşağı-yukarı sallarlar, arasıra "Alahey" diye bağırırlardı. Dua ile merasim sona erer, çalanlar selam vererek çekilirlerdi.
Mehterhane takımında çalınan davul, günümüzde kullanılan davullardan farklı değildi. Biri ince, diğeri kalın iki çubuk ile omuz üzerinde çalınır ve "yektir
Allah" diye bağırırlardı. Ayrıca "Kös" diye adlandırılan, davulun oldukça büyüğü bir alet kullanılırdı.
Zurnalar, içi boş olarak yapılmakta, ses vermesi için buğday kamışından başlangıcına küçük bir ıslık takılırdı.
Nakkare "Çift Nâra" denilen iki küçük davulcuktan meydana gelirdi.
Mehterhane, on altı zurna, on altı davul, on bir boru, sekiz nakkare, yedi zil, dört kösten oluşurdu. Bu takım padişahın savaşa gittiği zamanlar iki katına çıkardı.
1825-1826 yıllarında kaldırılmış, yerini bando almıştır.