EŞREFOĞULLARI
Anadolu Selçuklu Sultanlığı’nın Moğolların baskısı altında dağılmaya yüz tuttuğu XIII. yüzyılın yarısında eski Psidia toprakları üzerinde, merkezi Beyşehir ile Gorgorome kalesi (sanıldığına göre Ararım köyü) olmak üzere kurulan bir Türk beyliğinin adı.
Bu beylik, en güçlü olduğu yıllarda güneyde Beyşehir, kuzeyde Akşehir ve Bolvadin’e kadar olan bölgeyi kontrolü altına almayı başarmıştı.
Beyliğin kurucusunun adı Eşref Bey idi. Eşref Bey’in Beyşehir Gölü çevresinde bir uç beyi olduğu ve kendisine Karalia kasabasını merkez edindiği, bu sebeple de kasabanın adının Beyşehir olarak Türkçeleştirildiği, kendisinin el-Emirü’l-adil veya el-Emirü’l-Kebir unvanlarını taşıdığı bilinmektedir.
1281 yılından itibaren Eşref Bey’in yerini Seyfüddin Süleyman Bey’in almış olduğu ve bu beyin Selçuklu tahtı etrafında dönen olaylara karıştığı görülmektedir. Sultan Gıyaseddin Keyhusrev’in öldürülmesi üzerine onun oğlu II. Gıyaseddin Mesud’a karşı çıkarılan iki şehzade arasındaki mücadelede, Key-hüsrev’in karısı Süleyman Bey e saltanat naibliği rütbesini vererek, onun yardımını sağlamış ve 1284’te Konya’da iktidarı böylece elinde tutmuştu.
Moğol İmparatoru Keyhatu, Anadolu Türk beyliklerini itaati altına almak için (1291) düzenlediği seferde Eşrefoğulları Beyliği’ni de harekat sahası içine katmıştı.
Süleyman Bey’in ölümü üzerine (1301) yerini, oğullarından Eşref ve Mehmed beylerden hangisinin aldığı bilinmemektedir. Ancak, Mehmed Bey’in Melikü’l Ümera (beylerbeyi) unvanı ve Mübarizüddin lakabıyla kendisini tanıttığı bilinmektedir. Mehmed Bey, Akşehir ve Bolvadin’i de beyliğine katmıştır.
1326’da ise, Eşrefoğulları Beyliği’nde Mehmed Bey’in oğlu Süleyman Şah görülmektedir. Ancak, bu beyin hükümdarlığının ne kadar devam ettiği bilinmemektedir.
Anadolu’daki Selçuklu emirlerini Moğol hakimiyetine bağlamak amacı ile Timurtaş’ın bu yıl içinde yaptırdığı sefer sonunda Beyşehir işgal edilmiş olduğu, Süleyman Şah’ın esir edildiği ve Beyşehir gölüne atılmak suretiyle öldürüldüğü, Eşrefoğulları Beyliği’nin de böylelikle son bulduğu, Timurtaş’ın çekilmesinden sonra ise, Eşrefoğulları topraklarından Beyşehir, Seydişehir ve Akşehir’in Hamidoğulları’ndan Necmeddin İshak Bey’in eline geçtiği bilinmektedir. 1391 yılında ise bu bölge Yıldırım Bayezid tarafından Osmanlı ülkesine katılmıştır.
Eşrefoğulları, Bolvadin’de Çarşı Camii, Beyşehir’de ise —Selçuklu mimarisinin en güzel örneklerinden olan— Süleyman Bey Camii ve türbesiyle hatıralarını günümüze kadar ulaştırmışlardır.