BİZANS İMPARATORLUĞU (395-1453)
Roma İmparatorluğu’nun 395 yılında Doğu Roma ve Batı Roma olarak ikiye ayrılması ile Doğu Roma topraklarında kurulmuş olan impatarorluk.
Roma imparatoru Büyük Theodosios’un ölümünden sonra imparatorluk iki oğlu arasında bölünmüş ve büyük oğlu Arkadios’a merkezi Bizans olmak üzere doğu, küçük oğlu Honorius’a da merkezi Ravenna olmak üzere batı kısmı düşmüştür. 395’te Doğu Roma imparatorluğu bugünkü Arnavutluk’un kuzey parçasını, Dalmaçya ve Bosna’nın Drina ırmağından batıya düşen kısmı dışında, Tuna’ya kadar bütün Balkan Yarımadası’nı, Ege adalarını, Girit, Kıbrıs, Anadolu, Suriye, Filistin ve Mısır ile Küçük Sirt Körfezi’ne kadar Kuzey Afrika kıyı bölgesi
ni içine alıyordu.
Doğu Roma İmparatorluğu veya kısaca Bizans, Hıristiyanlaşmış Roma İmparatorluğu’ndan başka bir şey değildir. Roma devlet teşkilatı, Hellenistik Yunan kültürü ve Hıristiyan dini, Bizans’ın gelişmesinin başlıca sebepleridir.
Bizans tabiri sonradan ortaya çıkmış, bunu hiçbir zaman kullanmayan Bizanslılar kendilerini Romaios (Romalı) diye adlandırmışlardır.
İmparator Büyük Konstantinos (306-337) imparatorluğu birliğe kavuşturmuş ve hükumet merkezini Byzanstion (İstanbul)’a nakletmiş, Byzanstion 11 Mayıs 330’da başşehir ilan edilmiştir.
Kavimler Göçü, yeni kurulan imparatorluk için büyük bir tehlike yaratmışsa da Bizanslılar Gotları batıya göndererek bu güçlüğü halletmişlerdir. II. Theodosios zamanında (408-450) Hun Türkleri, imparatorluk için tehlikeli bir düşman olarak ortaya çıkmışlarsa da, Bizanslılar para ile barışı sağlamışlardır. Thedosios zamanının en önemli olayları, İstanbul Hıristiyan Yüksek Okulu’nun kurulması, kanunların bir eserde toplanması ve İstanbul’un yeni surlarla çevrilmesidir, imparatorluktaki dini anlaşmazlıklar da onun zamanında başlamıştır.
Markianos döneminde (450-475) Monofisizme karşı çıkılması, imparatorluğun doğu eyaletlerinde (Suriye-Mısır) karışıklıklara sebep olmuş, bu ülkelerin VII. yüzyılda, önce Sasaanilerin sonra da Arapların hakimiyetine girmesini kolaylaştırmıştır.
İmparator Zenon’un bir uzlaştırma fermanı çıkarması, yanlış anlaşılmış ve Doğu ile Batı kiliseleri arasında 518’e kadar süren ilk ayrılığa sebep olmuştur.
I. İustinos Ortodoks dinini kabul ederek papa ile barışmış, Batı ve Doğu kiliseleri arasındaki anlaşmazlık da son bulmuştur. Daha sonra tahta geçen I. İustinianos devrinde Bizans ilk parlak dönemini yaşamıştır. Bu dönemde ünlü Nika ayaklanması çıkmışsa da kısa sürede bastırılmış (532), Sasanilerle ebedi barış yapılmış, Kuzey Afrika’da Vandal Krallığı fethedilmiş (533-548), İber Yarımadası’nın Akdeniz kıyısı alınmış (550) ve Akdeniz bir Roma gölü haline gelmiştir. Ancak Sasaniler anlaşmayı bozarak, Ostrogotlarla anlaşmışlar, Suriye’yi fethedip, Antakya’yı yakıp-yıkmışlardı (540). İustinianos beş yıllık mütareke yapmak (545) ve Sasanilere yıllık vergi vermeyi kabul etmek zorunda kalmıştır (562). Yine bu dönemde Slavların bir kısmı Balkan Yarımadası’na yerleşmiştir. İustinianos devlette tek bir din olacağını kabul ederek putperestleri, Yahudileri ve diğerlerini zorla Hıristiyan yapmıştır. İustinianos imar faaliyetleri ile de ünlüdür, İstanbul’daki Ayasofya Cami (kilisesi) onun döneminin en önemli eseridir.
İustinianos’un bu parlak dönemi uzun sürmemiş, II. İustinos zamanında Longobardlar İtalya’nın büyük bir kısmını işgal etmiş (568), Sasaniler Dara’yı zaptetmiştir (572).
Maurikios döneminde (582-602) Sasani ülkesinin batısı (Doğu Anadolu) zabtedilmiş (591), Macaristan’da Avarlar bozguna uğratılmıştır (601). Maurikios bir askeri darbe sonucu devrilmiş, yerine geçen yüzbaşı Phokas’ın başarısız yönetiminde Sasaniler Suriye ve Mezopotamya’yı işgal etmişler, Avarlar imparatorluğa saldırmışlar, ayrıca Afrika eksarkı (askeri valisi) Herakleios ayaklanmıştır. Herakleios İstanbul üzerine yürüyünce Phokas devrilmiş ve Herakleios tahta çıkmıştır. Herakleios İstanbul’a saldıran İran ve Avar kuvvetlerini püskürttükten sonra (626) Sasanileri de bozguna uğratmıştır (627). Bu dönemde Halife Ömer’in orduları Suriye, Fenike (634-639) ve Mısır’ı fethetmişlerdir (640).
II. Konstas’ın hükümdarlığı (641-668) Araplarla mücadele içinde geçmiştir. Bu dönemde Doğu Anadolu, Kyrenaika, Afrika Eyaleti (647) ve Kıbrıs elden çıkmış, Bizans filosu Lykia açıklarında yok edilmiştir (655). İstanbul büyük bir Arap tehlikesiyle yüz yüze geldiği bir sırada, Araplar arasında hilafet kavgası çıkmış ve böylece İstanbul tehlikeden kurtulmuştur. II. Konstas hükumet merkezini Syrakusai’a nakletmiştir.
IV. Konstantinos Pogonatos döneminde (668-685) İstanbul ilk defa Araplar tarafından kuşatıldı (673). Şehrin güçlü surları ve Rum ateşi yüzünden Araplar bir sonuç elde edememiş ve 677’de geri çekilmişlerdir. Bu olay sonunda Emevi halifesi Muaviye Bizanslılarla otuz yıllık bir barış imzalamıştır (678).
679’da Bulgarlar Dobruca Eyaleti’ne yerleşmişler, imparator Bulgarların üzerine yürümüş, yenilince Bulgarlara vergi vermeyi ve Bulgarların Tuna nehri ile Balkan sıradağı arasına yerleşmelerini kabul etmiştir.
Herakleios’un dönemi bir ayaklanma ile son bulmuştur. Onun yerine imparator ilan edilen Leontios zamanında (695-698) Kartaca ve Afrika Eyaleti Arapların eline geçmiştir.
İmparator III. Leon’un (714-717) Bizans tarihinde önemli bir yeri vardır. Leon İstanbul’u kuşatan Arapları püskürttükten sonra (718) devletin çöküşünü durdurmak için çalışmalara başlamıştır. III. Leon bir fermanla dini resimlere saygı gösterilmesini yasaklamıştır (726). Bu fermanla halk resmi kıran (İko-noklast) ve resimlere saygı gösteren (İkonodul) diye ikiye ayrılmıştır. Bu ayrım 100 yıldan fazla süren ve devleti devamlı güçlük içinde bırakan resim kırma (İkonoklazm) savaşına da yol açmıştır. Bu kargaşalıktan istifade eden Longobardlar Ravenna’yı ele geçirmişlerdir (751).
IV. Konstantinos’un annesi Eirene, resimlere saygı gösterilmesine izin vermiştir (787).
V. Leon (813-820), İstanbul’a kadar gelen Bulgarı püskürtmüş (814) ve resimlere saygıyı tekrar yasaklamıştır.
II. Mikael (820-829) Arapların Girit’i zabtetmeleri ve Sicilya’ya yerleşmelerine engel olamamıştır. III. Mikael’in annesi Theodora zamanında resim ibadeti tamamiyle serbest bırakılmıştır (842).
Makedonya sülalesi zamanında Bizans ikinci parlak devrini yaşamıştır. Bu dönemde devlet iktisadi ve askeri yönden kuvvetlenmiş ilim ve sanat hareketleri gelişmiştir. Bizans kültürünün bu dönemde oluştuğu söylenebilir. 904’te Araplar Selanik’i zabtedip, yağmalamışlardır. 961’de general Phokas Girit’i zabtetmiş, Haleb’i ve diğer bazı şehirleri geri almıştır.
En büyük Bizans imparatorlarından biri olan Basileios’un en önemli başarısı Bulgar Devleti’ni ortadan kaldırmasıdır (1014-1018). Basileios’un ölümüyle gerileme devri başlamıştır. Bu dönemde Normanlar Güney İtalya’yı almış, Tuna’dan Peçenekler imparatorluğa saldırmış, Doğu Anadolu’da ise Oğuz Türkleri imparatorluğa ilk akınlarına başlamışlardır.
IV. Romanos Diogenes (1068-1070) zamanında Selçuklu orduları Anadolu’yu tehdit ediyorlardı. Romanos Diogenes 26 Ağustos 1071’de Malazgirt Ovası’nda Alp Arslan’a yenilmiş ve esir düşmüştür.
Komnenoslar zamanında (1081-1204) Bizans eski itibarını kazanmıştır I. Aleksios zamanında Normanlar Balkanlar’dan atılmış (1085) ve Peçenekler yenilmiştir (1091). Ancak bütün Anadolu, Selçukluların eline geçmiştir. Bu sebeple düzenlenen Haçlı seferlerinde İznik zabtedilip imparatora verilmiş (1097), Haçlılar Eskişehir’de I. Kılıç Arslan’ı yenerek Anadolu üzerinden Suriye’ye doğru ilerlemişlerdir. İmparatorla anlaşmalarına rağmen Haçlılar Antakya’da bir Latin Devleti kurmuşlardır.
Aleksios Batı Anadolu’ya girerek Bithynia ve Pamphylia bölgesini Selçuklulardan almıştır.
II. İonnes Komnenos (1118-1143) da Selçuklulardan Güneydoğu Anadolu’yu geri almış, Peçeneklere de kesin darbe indirmiş (1122) ve Antakya Hıristiyan
prensi ile yıllarca savaşmıştır.
I.Manuel de imparatorluğun sınırlarını doğuya doğru genişletmiştir (1147). Onun döneminde Anadolu’ya gelen II. Haçlı ordusu Anadolu’da yok edilmiştir. I. Manuel Dalmaçya’yı ve Güney Macaristan’ın Szeremseg bölgesini işgal edip (1162-1165), Sırbistan kralını kendisine bağlamıştır (1172). Bundan güç alan Manuel Anadolu’ya saldırmışsa da Miryekefalon (Düzbel)’da korkunç bir bozguna uğramıştır (1176). Bu bozgunla Bizans’ın Anadolu’ya geçme ümidi tamamen yok olmuştur. I. Manuel imparatorluğun son büyük hükümdarıydı.
IV. Haçlı seferleri için gelen Haçlılar 13 Nisan 1204’te İstanbul’u zabtetmişler ve yağmalamışlar, İstanbul’u ve imparatorluk topraklarını paylaşmışlardır. Daha sonra İstanbul merkez olmak üzere bir Latin İmparatorluğu kurulmuştur. Bizans İmparatorluğu’nun geri kalan kısımlarında küçük Rum devletleri teşekkül etmiştir. Bu Rum devletleri içinde Bizans’ı devam ettiren İznik İmparatorluğu’dur. Bu imparatorluk 1261’de Latin İmparatorluğu’na son vermiştir.
Son Bizans sülalesi, Palaiologos’lardır. Palaiologoslar devletin çöküşüne engel olamamışlardır. Bu dönemde imparatorluk İstanbul, Trakya, Selanik ve Makedonya’nın bir kısmı, birkaç adayı ve Anadolu’da eski İznik İmparatorluğu’nu kapsıyordu. II. Andronikos zamanında (1282-1328) Bizans, Anadolu’da Osmanlılar ve Balkanlar’da Sırplar olmak üzere iki ayrı güçlü düşmanla karşılaşmıştır.
Osmanlı Devleti’nin kurulmasıyla (1299) toprak kaybetmeye başlamışlardır. Osman Gazi ve Orhan Gazi döneminde başlıca Bizans şehirleri fethedilmiş, 1326’da Bursa Osmanlıların başşehri olmuştur. 1341’de Bizanslıların Anadolu’daki toprakları tamamiyle Osmanlılara geçmiştir.
VI. Ioannes Kantakuzenos, Sırpların İstanbul’u ele geçirmek istemeleri üzerine Osmanlılardan yardım istemiş, Osmanlı ordusu Balkanlar’a geçerek Sırpları bozguna uğratmıştır (1353).
Osmanlılar Gelibolu’ya yerleştikten sonra (1354-1356) fetihler devam ettirilmiş, 1361’de Edirne, 1363’te Filibe gibi önemli şehirler fethedilmiştir. Osmanlı devlet merkezinin Edirne’ye taşınması üzerine Avrupa devletlerinden yardım istemişse de bu devletler imparatorluğa yardım edememişler ve V. Ioanne hükümdarlığının son döneminde Osmanlılara yılda 30 bin duka vergi ve gerektiğinde 10.000 kişilik bir kuvvet vermeyi kabul etmişlerdir. Yerine geçen oğlu Manuel, Anadolu seferlerinde yanında bulunduğu Yıldırım Bayezid’den izin almadan İstanbul’a gelince şehir ilk defa Osmanlılar tarafından kuşatılmıştır (1391). Yedi ay süren kuşatmadan sonra Manuel Osmanlılara daha fazla vergi vermeyi ve İstanbul’da bir Türk mahallesinin kurulmasına izin vermiştir. Manuel bunun üzerine Avrupa devletlerinden yardım istediyse de Macar kralı Sigismund komutasında yardıma gelen Haçlı ordusu Niğbolu’da Yıldırım Bayezid tarafından bozguna uğratılmıştır (1396). Haçlı seferinde Manuel’in isteğiyle olduğunu bilen Yıldırım Bayezid, İstanbul’u ikinci defa kuşatmıştır (1399). Timur’un Anadolu’ya saldırması üzerine kuşatmayı kaldırıp Timur üzerine yürüyen Yıldırım Bayezid, Ankara Savaşı’nda yenilince (1402), Manuel birtakım önemli yerleri almayı ve Mora’da Bizans hakimiyetini sağlamayı başarmıştır. Ancak II. Murad’la bozuşunca Osmanlılar İstanbul’u yeniden kuşatmışlardır (1422). Bu kuşatmadan da bir sonuç çıkmamışsa da önemli birçok yer fethedilmiş ve Bizans imparatorluğu İstanbul ve civarı, Karadeniz kıyısında Ankhialos (Ahyolu) ve Mesembria (Misevri) şehirlerinden ve Mora’da Mistra Despotluğu’ndan ibaret kalmıştır. Bu durum karşısında yeni bir Haçlı seferi düzenlenmiştir. Macar kralının komutasındaki Haçlı ordusu Varna’da bozguna uğratılmıştır (1444), Bundan sonra Bizanslılar Batıdan yardım istememişlerdir.
IX. Konstantinos (1448-1453) tahta geçtiğinde Bizans İmparatorluğu İstanbul ve civarı ve Mora’nın bir kısım topraklarına sahipti. Sultan Fatih Mehmed İstanbul’u almaya karar vermiş ve Karadeniz’den gelebilecek gemilerin yolunu kapatmak için Rumeli Hisarı’nı yaptırmıştır (1452).
7 Nisan 1453’te başlayan İstanbul kuşatması 29 Mayıs 1453’te şehrin düşmesiyle son bulmuştur.
İstanbul’un Osmanlılar tarafından fethedilmesiyle Bizans İmparatorluğu tarihe karışmıştır.