ALİ KUŞÇU (ALAEDDİN ALİ BİN MUHAMMED) (?-1474)
Tanınmış Türk bilgini.
Babası Muhammed, Uluğ Bey’in doğancıbaşısı olduğu için Kuşçu lakabını almıştır.
Doğum yeri ve yılı hakkında kesin bir bilgi yoktur. İlk eğitimini Semerkand’da yaptıktan sonra Kirman’a giderek öğrenimini tamamlamıştır. Bursalı Kadızade ile Uluğ Bey’den matematik ve gök ilimleri okumuştur. Semerkand’a döndükten sonra rasathane müdürlüğüne getirilmiştir. 1450 yılında Gürgani tahtında bulunan hamisi Uluğ Bey’in, oğlu Abdüllatif’in ihaneti ile öldürülmesi üzerine, o zamana kadar Semerkand’ın ünlü medresesinde ders vermiş olan Ali Kuşçu, son derece üzülerek, Hacc’a gitmek üzere izin almış ve Tebriz’e gelmiştir. Ali Kuşçu, burada, çok iyi kabul gördüğü Akkoyunlu hükümdarı Uzun Hasan’ın yanında kalmıştır. Akkoyunlular ile Osmanlılar arasında barışı sağlamak için, elçi olarak Osmanlı padişahı II. Mehmed’e gönderilmiştir.
Padişah II. Mehmed, Ali Kuşçu’nun İstanbul’a gelmesini ve ilmi çalışmalarını burada sürdürmesini istemiş; Ali Kuşçu da elçilik görevini tamamladıktan sonra bu isteği kabul ederek İstanbul’a gelmiştir. Ali Kuşçu İstanbul’a gelince Ayasofya Medresesi müderrisliğine atanmıştır. Bir taraftan derslerine devam etmiş; diğer taraftan ilmi müesseselerin düzenlenmesi için çalışmıştır.
Osmanlılarda gök ilimlerinin kurucusu olan Ali Kuşçu’nun ilmi çalışmaları bir taraftan Nasırüddin-i Tusi’nin Tecridü’l- Kelam’ına yazdığı şerh ve Unkud-Uz-zevahir fi nazm-il-cevahir adını taşıyan eseri ile Kadı Adudüddin’in Risale-i Adüdiye’sine yaptığı şerh; bir de Şerh-i risale-i vaz’iye adlı eserleri kelam ve lisaniyata aittir.
Matematik ve gökbilimlerine ait olan eserlerinden biri de Farsça Risaletüfi’l-hey’e’dir. Bu eserinin Arapça’ya çevrisi olan Risaletü’l-fethiye’yi II. Mehmed’e sunmuştur. Mahbubü’l-hamail fi keşf-il-Mesail adlı eseri ansiklopedik mahiyettedir. Uluğ Bey’in eserine yazdığı Şerh ise ayrı bir önem taşır.
Ali Kuşçu 1474’de ölmüş ve Eyüp’e gömülmüştür.