I. ABDÜLHAMİD
KÜÇÜK KAYNARCA ANTLAŞMASI
Tarih: 1774 Taraflar: Osmanlı-Rusya
Önemi:
1-Kırım bağımsız oldu. Osmanlılar ilk kez Müslüman-Türk toprağını terk etmek zorunda kaldılar. Ayrıca Kırım kaybedilince Karadeniz Türk gölü özelliğini kaybetti.
2-Rus ticaret gemileri Karadeniz ve Akdeniz’de serbest dolaşma hakkı kazandı. Böylece Karadeniz Türk gölü olma özelliğini kaybetti.
3-Ruslar Osmanlı yönetimindeki Ortodoksları koruma hakkını elde etti. Böylece Osmanlıların içişlerine karışmaya başladı. Ayrıca Panslavizmin uygulanması için zemin hazırlamış oldu.
4-Osmanlı Devleti ilk kez bir devlete Rusya’ya savaş tazminatı verdi.
5-Rusya kapitülasyonlardan yararlandı.
6-Ruslar İstanbul’da daimi elçi bulunduracaklardı.
AYNALIKAVAK TENKİHHAMESİ
Tarih: 1779 Taraflar: Osmanlı-Rusya
Önemi: Kırım’ın bağımsızlığı kesinleşti. (Rusya 1783’te Kırım’ı işgal etti.)
OSMANLI TARİHİNİN ÜÇ MEŞUM (UĞURSUZ ANTLAŞMASI)
1-Karlofça Antlaşması
2-Küçük Kaynarca Antlaşması
3-Sevr Antlaşması
ZİŞTOVİ ANTLAŞMASI
Tarih:1791 Taraflar: Osmanlı-Avusturya
—Avusturya Osmanlıları yendiği halde Fransız İhtilali sebebiyle Osmanlılar ile antlaşmaya yanaştı. —
YAŞ ANTLAŞMASI
Tarih:1792 Taraflar: Osmanlı-Rusya
Önemi: Osmanlı Devleti Kırım’ın Rusya’ya ait olduğunu kabul etti. Böylece Karadeniz Türk gölü olma özelliğini kesin olarak kaybetti.
NİZAM-I CEDİD
Osmanlı Devleti’nde, XVIII. yüzyılın sonlarında, askerlik ve idare alanlarındaki düzensizliklere, Batılı anlamda çare bulmak üzere ileri bir düzen kurmak hususunda ıslahat teşebbüsleri ve hareketleri için kullanılan bir tabir olup aynı zamanda bu gaye ile kurulan, Avrupa usulünde yetiştirilmek istenilen talimli askere verilen addır.
KABAKÇI MUSTAFA İSYANI
Tarih:1807
Sebep: 1-III. Selim’in ıslahatlarını (Nizam-ı Cedid hareketi) Yeniçeriler, din adamları ve esnaf çıkarlarına uygun bulmadı.
2-III.Selim Yeniçerilere Nizam-ı Cedid askerinin elbisesini giydirmek istiyor ve Yeniçerileri düzenli talime tabi tutmak istiyordu.
Önemi: Kabakçı Mustafa isyanı Nizam-ı Cedid dönemini ortadan kaldırmıştır.
XVIII. YÜZYILDA OSMANLI DEVLETİ’NDEKİ DEĞİŞİM VE ISLAHATLAR
XVIII. Yüzyılda Osmanlı Devleti, idari alanda yapılan ıslahatlarda çoğunlukla Fransa’yı örnek almıştı.
Devletin idari merkezi olan Bab-ı Ali’de çalışan memur sayısı 1500 iken bu sayı XIX. Yüzyılın sonunda 10.000 lere ulaşmıştı. Artık Osmanlı Devleti, Avrupa devletleri gibi bürokratik yapıya sahipti.
Bab-ı Ali’nin Osmanlı yönetiminde etkili hale gelmesiyle Nişancı’ya bağlı olarak çalışan Reiüsülküttab’ın önemi artmış ve Osmanlı Devleti’nin dış ilişkilerini yürütmeye başlamıştır.
Daha sonraki dönemlerde Reiüsülküttablık dışişleri bakanlığına dönüştürülmüştür.
DİVAN-I HÜMAYUN
Divan-ı Hümayun, Osmanlı devlet mekanizmasının temelidir.
Divan-ı Hümayun toplantıları padişah ve kubbealtı vezirleri adı verilen deneyimli devlet adamlarının katılımı ile yapılıyordu.
Fatih Sultan Mehmet döneminden itibaren padişahlar, Divan-ı Hümayun başkanlığını fiilen vezir-i azamlara bıraktılar.
Divan-ı Hümayun toplantıları XVI. yüzyılda haftada dörde, XVII. yüzyılda haftada iki güne indirilmiştir.
XVIII. yüzyılda Divan-ı Hümayun toplantıları üç ayda bir yapılmaya başlandı. Bu yüzyılda kubbealtı vezirliği ve divan toplantıları kaldırıldı. Divan toplantıları vezir-i azamın sarayında ikindi divanı adı ile yapılmaya başlandı.
Kubbealtı vezirleri yerine vekiller heyeti oluşturuldu. Şeyhülislamlar vekiller heyetine girerek devlet yönetiminde etkili olmaya başladılar.
Vezir-i azam konakları Bab-ı Ali (Yüksek kapı) adını alarak devlet yönetiminin merkezi haline geldi.
Bab-ı Ali’nin devlet yönetiminin merkezi haline gelmesiyle Divan-ı Hümayun’da bulunan nişancı ve defterdar kalemleri Bab-ı Ali’ye nakledildiler.
Böylece kalemiye sınıfı devlet yönetiminde etkili hale geldi ve Hademe-i Bab-ı Ali (Bab-ı Ali çalışanları) adını alarak Osmanlı bürokrasisinin temellerini oluşturdular.
XIX. Yüzyılda Bab-ı Ali’nin yapısında değişiklik yapılarak vezir-i azamlık başvekalet’e dönüştürüldü .
Bab-ı Ali’de hariciye, mülkiye ve maliye nazırlıkları kurularak günümüz bakanlar kurulunun temelleri atıldı.
TAŞRA TEŞKİLATI
XVIII. Yüzyıla kadar Osmanlı Devleti, tımar dışındaki topraklarını mültezim denilen kişilere kiralıyordu. Bu yüzyıldan itibaren Malikane sistemine geçilmiştir.
Malikane sistemiyle mukataa topraklar (gelirleri mültezimler aracılığı ile toplanan topraklar) muaccele denen satış bedeli karşılığında, ömür boyu şartıyla kişilere kiralanıyordu.
Bir süre sonra İstanbul’da oturan malikane sahipleri, malikanelerini mültezimler yoluyla idare etmeye başladılar.
Mültezimler genellikle mukataa bölgesine yerleşmiş ayanlardı. Ayanlar zamanla malikaneleri ele geçirdiler.
AYANLIK
Kanuni Sultan Süleyman döneminden itibaren Osmanlı şehirlerinde ve taşrada ayan ve eşraf denen itibarlı zümreler oluştu.
Ayanlar vergilerin belirlenmesinde ve toplanmasında görevlilere yardımcı olurlardı.
XVIII. Yüzyılda güçlenen ayanlar İran ve Rusya ile yapılan savaşlarda devlete para ve asker yardımında bulunarak siyasi güç kazandılar.
Bu yüzyılda ayan-ı vilayet olarak tanınmaya başladılar.
Daha sonraları muteberan ve ağa unvanlarını aldılar.
1787 Osmanlı-Rus-Avusturya savaşlarında ayanların yardımına ihtiyaç duyuldu. Devletin Nizam-ı Cedid ordusunun kuruluşunda ayanlardan yardım alması onları etkili duruma getirdi.
II. Mahmut 1808’de imzaladığı Sened-i İttifak ile ayanların varlığını resmen tanımak zorunda kaldı.
II. Mahmut döneminde ayanların zararlıları yok edildi, faydalıları merkeze bağlanarak ayanlık sona erdirildi.
ESHAM SİSTEMİ
XVIII. Yüzyılda devlet bütçesinde oluşan açığı kapatmak amacıyla günümüz hazine bonosuna benzer bir şekilde iç borçlanmaya gidildi.
1775 yılında başlatılan esham uygulaması pay ve gelir ortaklığı senetleri anlamına geliyordu.
Esham uygulaması temsili kağıt paraya geçişin ilk aşaması sayılır.
NARH
Yiyecek ve diğer tüketim mallarına konulan fiyat sınırı, sınırlandırma ve kontrol altında tutma, sabit fiyat tespit etme.
Osmanlı Devleti, bugünkü iktisatçıları dahi hayran bırakacak şekilde, iktisadi düzenleme şekli olarak narhı hakkıyla uygulamıştır.
II. Bayezid Kanunnamesi’nden bir örnek:
“Aşcılar bişürdükleri aşı pâk bişüreler ve çanakların pâk su ile yuyalar ve tezgâhlarında kâfir olmaya. Ve iç yağiyle nesne bişürmeyeler.”
XVIII. YÜZYIL ISLAHATLARININ AMACI VE ÖZELLİKLERİ
Amacı:
-
Avrupa’daki teknik ve askeri gelişmeleri yakından takip etmek ve uygulamak
• Bu sebeple Avrupa’nın çeşitli merkezlerine daimi elçiler gönderildi.
• Avrupa’dan askeri ve teknoloji alanında danışmanlar getirildi.
• Askeri eğitim veren Mühendishane-i Berri-i Hümayun (Kara Harp Oklu) ve Mühendishane-i Bahr-i Hümayun (Deniz Harp Okulu) okulları açıldı.
• Sürat Topçuları ocağı kuruldu.
• Humbaracı ocağı açıldı.
• Nizam-ı Cedit Ordusu kuruldu.
Patrona Halil ve Kabakçı Mustafa isyanları XVIII. yüzyıl ıslahatlarını kesintiye uğratmıştır.
XVIII. YÜZYIL ISLAHATLARININ OSMANLI TOPLUMU VE KÜLTÜRÜNE ETKİLERİ
• Avrupa’ya yollanan elçiler, öğrenciler ve Avrupa’dan getirilen danışmanlar sebebiyle Batı kültürü özellikle Osmanlı yöneticileri arasında yaygınlaştı.
• Avrupa tarzında giyinmek, eğlenceler düzenlemek ve Avrupa yaşam tarzını benimsemek moda oldu.
• Bu dönemde minyatür ve şiir alanında büyük bir gelişme görüldü.
LEVNİ
Osmanlı minyatür sanatçısı.
Lale Devri’nin insanı olmasından dolayı, minyatürlerinde daha çok eğlence sahnelerini işledi. Şair Vehbi’nin, III. Ahmed’in şehzadelerinin 1720’deki sünnet düğünün anlatan Surname’sini süsleyen minyatürleri Levni’nin en ünlü eserleri arasındadır.
ŞEYH GALİP
Şeyh Galip, hiç kuşkusuz Nedim’den sonraki dönemin en önemli şairlerindendir.
Sembolizm benzeri bir tarzın Türk edebiyatındaki öncüsü olmuş, birçok buluşu ve yarattığı manzumlarla divan edebiyatının gelişmesinde büyük bir rol oynamıştır.
Hüsn ü Aşk en önemli eserleri arasındadır.
NEDİM
Asıl adı Ahmed olan Nedim Lale Devri’nin sadrazamı olan Damat İbrahim’in himayesi altında daha sonra kendisini meşhur yapacak olan eserlerini ve yaşam tarzını ortaya koydu.
Eserleri Nedim Divanı adı altında toplanmıştır.
*Y. ÖZTUNA- OSMANLI PADİŞAHLARININ HAYAT HİKAYELERİ – GENÇ OSMAN VE II. MAHMUT BÖLÜMLERİ