YILLANMIŞ ŞARAPLAR
Günlerdir sıkıntılıyım. Patlamaya hazır bir bomba gibi… Biz insanlar böyleyiz işte, üstesinden gelemediğimiz ani olaylar karşısında ne yapacağımızı bilemez şaşırır kalırız. Bunun etkisi de sıkıntı.
İçim daralıyor. Baş edemiyorum. Maske ile geziniyor gibiyim. Hep iyiyi, hep güzeli, hep fedakarı, hep mutluyu vs. vs. oynamalıyım ya.
Ama bu ben değilim. Çevremdeki herkes maskemin farkında. Bu ben değilim. Patlasam onlar da rahat edecek veya bu balonu söndürmeliler.
Günlerdir sondaj yapıyorlar. Altımdan girip üstümden çıkıyorlar, birazcık güleyim diye. Gülüyorum ama bu sahte gülüşlerin ne anlamı var.
Sonunda beni kalbimden vurmaya karar verdiler. Önce Çakıl’a gittik. Ne güzel yerdir orası. İstanbul’un en güzel manzarası orada satılıyor. Vereceksin yüzünü Kız Kulesi’ne karşı, içeceksin bir çay, arkasından da nefis bir yemek.
Gitmeyen varsa mutlaka gitmeli bu İstanbul’un en güzide yerine. Kalabalık da değil üstelik. Tam kafa dinlenecek yer.
Önce çaylarımızı içtik. Ardından kalamar tava, levrek şiş, daha neler neler. Hepsi benim sevdiğim …
Amaç benim maskemi yok etmek, gerçek Ayşe’ye tekrar hoş geldin diyebilmek…
O gece sıkıntılarımın yüzde ellisini İstanbul’un en güzel sularına bıraktım.Cebimde de İstanbul’un en güzel manzarası ile eve döndüm.
Beynimdeki sancıları silmek mümkün müydü? Maskemin yarısı çıkmıştı ama ben yeniden onu tamamlamak için uğraşıyordum.
Ertesi sabah biraz daha az sıkıntı ile uyandım. Kahvaltıdan sonra gelen telefon beni kalbimden vurdu. İki sevgili dostum İstanbul’a gelmişlerdi ve beni kardeşlerinin evine davet ediyorlardı.
Kelimenin tam anlamıyla koşa koşa gittim. Maske müske umurumda değildi artık. Balonda yoktu. Hani o sıkıntı dedim ya, o da neymiş ? En ufak bir eser dahi kalmamıştı.
Bütün gece sohbet ettik. Şuradan buradan, biraz Temel’den, biraz Türkiye’den, biraz çocuklardan. Konunun ne önemi vardı ki, amaç birlikte olmak değil miydi?
Dostluklar yıllanmış şaraplar gibidir belki de…
Yıllanmış şarabın tadına doyum olabilir mi ? Küçücük bir kadeh içseniz ayaklarınız yerden kesilir.
Yıllanmış şaraba paha biçebilir misiniz? Ne eder sizin paranızla?
Yıllanmış şaraplar koca bir bağdan elde edilen ürünün sadece birkaç kasasından imal edilirler. Özenle saklanırlar. İtina ile korunurlar. Şarap uzmanları sürekli onlar ile ilgilenir.
Düşünün milyonlarca insanı sanki bir bağın mahsulü gibi. Hangilerini yıllandırmak isterdiniz? Seçebildiniz mi? Seçip içlerinden bir kaçına dostum diyebildiniz mi?
Dostum dedikten sonra yıllandırmak için uğraştınız mı? İtina ettiniz mi ? Sizin için tadına doyulmaz, paha biçilmez hale geldiler mi?
Cevabınız evet ise, siz çok mutlu bir insansınız demektir.
Dostum, dostluklarını yıllandır. Ömrüne yay. İyi günde, kötü günde onlarla olmaya çalış. Çalış ki yıllanabilsinler şarap gibi…
Zaman Okyanusu, 2004